Kartel medyasının reyting uğruna yayına koyduğu “Biri Bizi Gözetliyor”, “Gelinim Olur musun” gibi sözde yarışma programlarının şöhrete kavuşturduğu pek çok ismin fuhuş operasyonuna takılması “buzdağının görünen ucu” olarak değerlendirildi. Konuyu Vakit’e değerlendiren İstanbul Prodüction’un sahibi Arif Çelik, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Çelik, kartel yayın organlarının, sözkonusu programlarla “adeta toplumu ahlaki çöküşe sürüklemek istediğini” söyledi. “Biri Bizi Gözetliyor”, “Gelinim Olur musun” gibi sözde yarışma programlarının şöhrete kavuşturduğu pek çok ismin, fuhuş operasyonuna takılması olayını, “buzdağının gözüken kısmı” şeklinde değerlendiren Çelik, şöyle devam etti: “Bunlar gözönünde olduğu için göze battı. Ankara'da bile bir barın önünde, 18 yaşında genç kızlar, 40 yaşında adamlarla oturmuş yemek yiyor, geziyor.. Bunların karşılığı ise sadece bir yemek ve 100 kontör. Böyle bir çöküş yaşıyor Türkiye.” KARTEL GÖREV ÜSTLENDİ: TOPLUMU DİNSİZLEŞTİRMEK Çelik, ülkede bu tür görüntülerin ortaya çıkmasında kartel medyasının sorumlu olduğunu söylerken, şu şok ifadeleri kullandı: “Bunların nedeni, günboyu ünlülerin ‘güzel’ dedikleri hayatlarını kamuoyuna sunan basın kuruluşlarıdır. Bazı TV kanalları ve gazeteler Türkiye'de bazı görevler üstlenmiş durumda. Bazı gazete ve televizyonlar 1980 sonrasında Türkiye'de ahlaki çöküşü hızlandırmak ve Türkiye'deki yozlaşmaya önderlik etmek için dış güçler tarafından finanse edilmiş durumda. Ciddi anlamda programlı bir şekilde Türkiye'nin ahlaki olarak çökertilmesiyle görevli olan bu ulusal kanallar ve çok sattığı iddia edilen gazeteler Türkiye'yi dinsiz bir ülke yapma gayretinde.” 3’Ü AHLAKİ ÇÖKÜŞ İÇİN PLANLI, PROGRAMLI BİR ÇALIŞMA YÜRÜTÜYOR Çelik, kastettiği tv kanalları ve gazetelerin isimlerini saymaya gerek görmediğini ifade ederken de, şu hususa dikkat çekti: “Bunların kim olduğunu söylememe gerek yok, her yozlaştırmaya yönelik programın ilkini hazırlayan kanallar takip edildiğinde hepsinin altında ahlaki çöküşü sağlayıcı unsurları görebilmek mümkün. 3 ulusal kanal arasında bu tür programlar döner.. Niye başka kanallar bu programlara prim vermezler? Reyting uğruna yapmazlar? 10 tane ulusal kanalın 3 tanesi ahlaki çöküş için planlı programlı bir biçimde çalışıyor. İlk açılan kanallarda, ahlaksal değerlerin çökertilme hareketinin altyapı çalışmalarının argümanlarını görmek mümkün.” KARTELİN ‘ÇIKMA’ DEDİĞİ AÇIKÇA ‘FUHUŞ’TUR Fuhuş operasyonu ile gündeme gelen isimlerin “belli bir kalitede yaşamak” arzusunda olduğunu belirten Çelik, şöyle devam etti: “İyi görünmek, iyi yerlerden giyinmek için para kazanmak gerekir. Para da bu tür işlerde ekstra dediğimiz organizasyonlardan gelir. Bu sanatçılara da bu tür işler gelmediği için fuhuş batağına saplanıyor. Para kazanma ihtimali olmayan sanatçı namzetleri, her gün birinin kollarından başkasının kollarına geçiyor. TV ve gazeteler de ‘çıkıyorlar’ şeklinde lanse ediyor. Bunun adı çıkma değil, fuhuştur. Basın bunu ahlaki çöküşe hizmet etmek adına ‘çıkma’ şeklinde lanse ediyor. Mankenler, sözde sanatçılar günü birlik ilişkilerle her gün medyada ‘çıkıyorlar’ haberleri ile yer alıyor. Şimdi çıkmanın ne demek olduğunu İstanbul polisi ortaya çıkarttı.” BİR GRUP VAR TÜRKİYE’DE Çelik, Türkiye’de bir grubun bulunduğunu ve bu grup mensuplarının “milli ve manevi değerlerin yozlaştırılması” yönünde çalışma yürüttüğünü söyledi. Çelik şöyle konuştu: “Bir grup var Türkiye'de. Bunlar, birilerinin elinde ve güdümünde, maaşlı olarak, Türkiye'nin asimile edilerek, ahlaki çöküşünün sağlanması ve manevi değerlerinin kaybettirilmesinde görevli olarak çalışıyor. Bu işi yapanlar, kendilerini halkın önünde zannedenler, kendilerine bir yaşam kalitesi sunmak zorunda.. Bu yüzden de yapacakları tek şey fuhuş ağına düşmek. Her gün yeni bir ünlü doğuran medya, doğurduğu bu sözde sanatçı adaylarını kendi eli ile fuhuş batağına atıyor.” SOKAKLARDAN ÖNCE TELEVİZYONLARIN TEMİZLENMESİ GEREKİR İstanbul Prodüction’un sahibi Arif Çelik, içkili mekanların şehir dışına taşınması yönündeki Bakanlık yönetmeliğinin Danıştay’ca yürütmesinin durdurulması konusunda ise, “sokaklardan önce televizyonların temizlenmesi gerekir” dedi. Çelik’in, tespitleri şöyle: “İçkinin sınırlandırılması yetmez. Sosyal toplum olarak, insanların ve çocuklarımızın eğitiminde başı çeken televizyon gruplarına baktığımızda içki ve sigaranın vazgeçilmez unsur olduğunu görüyoruz. TRT'de bile yerli dizilerde elinden sigara, içki kadehi düşmeyen bir toplum imajı verilmeye çalışıyorlar. Artık her Türk filminde adet oldu, evin bir köşesinde bar var ve elden düşmeyen viski kadehi. Bizim adetlerimizde böyle bir şey var mı? Kadeh kadeh viski mi içiyoruz? Çay bardaklarının yerini viski kadehleri aldı. Sokaklardan önce televizyonlarda denetimi sağlamak lazım.” |