EHL-İ BEYTİ SEVMEK İMANDANDIR

Îmânın temeli ve en kuvvetli alâmeti, Allahü teâlâyı sevmek ve Allahın sevmediklerini sevmemektir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:

(Îmânın temeli ve en kuvvetli alâmeti, Allah dostlarını sevmek ve O'nun düşmanlarına düşmanlık etmektir.)

Allahü teâlânın en çok sevdiği resûlü Muhammed aleyhisselâmdır. O'nun da en çok sevdiği Ehl-i beyti ve Eshâbıdır.

Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

(İslâmın esası, bana ve Ehl-i beytime sevgidir.)

(Size iki şey bıraktım. Allahın kitabı ve Ehl-i beytim. Bunlara uyan, hidâyet üzere olur. Uymayan sapıtır.)

(Allah, kızım Fâtıma'ya ve onun zürriyetinden gelenlere Cehennemi harâm kıldı.)

(Vallahi Ehl-i beytimi sevmiyenin kalbine îmân girmez.)

Eshâb-ı kirâm "Yâ Resûlallah! Ehl-i beyt kimlerdir?" diye sordular. O esnâda, imâm-ı Alî geldi. Mübârek paltosu altına aldılar. Fâtımatüzzehrâ da geldi. Onu da yanına aldılar. İmâm-ı Hasen geldi. Onu da, bir yanına, sonra gelen imâm-ı Hüseyn'i de öbür tarafına alarak,

(İşte benim Ehl-i beytim bunlardır. Yâ Rabbî, bunlardan kötülüğü kaldır ve hepsini temiz eyle!) buyurdu.

Her namazda, (Âl-i Muhammedin) diye duâ ettiğimiz Ehl-i beyt bunlardır.

Hazret-i Ali'nin fazîleti ile alâkalı hadîs-i şerîflerden ba'zıları da şöyle:

(Ali'yi ancak mü'min olan sever ve ona ancak münâfık olan buğzeder.)

(Ali'yi sevmek, ateşin odunu yaktığı gibi, müslümanların günâhını yok eder.)

(Kızım Fâtıma'yı Ali'ye vermeyi Rabbim bana emreyledi. Allahü teâlâ, her peygamberin sülâlesini kendinden, benim sülâlemi de Ali'den devam ettirmiştir.)

Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmde, Ehl-i beyte, buyuruyor ki, (Allahü teâlâ sizlerden ricsi ya'nî her kusûr ve kirleri gidermek istiyor ve sizi tâm bir tahâret ile temizlemek irâde ediyor.)

Ehl-i beyti sevmek, âhırete îmân ile gitmeğe, son nefeste, selâmete kavuşmağa sebep olur. Ehl-i beyti sevmek, her mü'mine farzdır. Peygamber efendimiz, bir hadîs-i şerîfte buyuruyor ki, (Ehl-i beytim, Nûh aleyhisselâmın gemisi gibidir. Onlara tâbi olan, selâmet bulur. Geri kalan helâk olur).

Ehl-i beytin fezâil ve kemâlâtı pek çoktur. Saymakla bitmez. Onları anlatmaya, methetmeğe, insan gücü yetişmez. Onların kıymetleri ve büyüklükleri, ancak âyet-i kerîme ile anlaşılmaktadır. İmâm-ı Şâfi'î bunu ne güzel bildiriyor, diyor ki:(Ey Ehl-i beyt-i Resûl! Sizi sevmeği, Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmde emir ediyor. Namazlarında size duâ etmiyenlerin namazlarının kabûl olmaması, kıymetinizi, yüksek derecenizi gösteriyor. Şerefiniz ne kadar büyüktür ki, Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmde sizleri selâmlıyor.)

Eshâb-ı kirâmın hepsi, Ehl-i beyti seviyordu. Buna inanmıyanlar, ya'nî Eshâb-ı kirâmı Ehl-i beyte düşman zannedenler, âyet-i kerîmelere ve hadîs-i şerîflere inanmamış olur. Ehl-i beytin sevgisi, Ehl-i sünnetin sermâyesidir.

Her işte olduğu gibi, Ehl-i beyte sevgide de aşırıya kaçmamalıdır. Meselâ, hazret-i Ali'yi, Eshâbın en üstünü bilmek, peygamber bilmek, ilâh bilmek hürmet, saygı olmaz, Ona hakaret olur. Onu üzmüş olur. Nitekim halifeliğinde birisi kendisine, ilâh dediğinde, çok üzülmüş, o kimseyi cezâlandırmıştı.