|
GUSL
(BOY ABDESTİ) ALMAK Bu müddet, öğleyi kılmamış kimse için, ikindi vaktine kadar yâni gusledip öğleyi kılabileceği vakte kadardır. Öğleyi kılmış kimse için ise, ikindinin sonuna kadardır. Fakat en güzeli vakit geçirmeden hemen gusletmektir. Bildirilen bu müddetler, herhangi bir mâni, engel olduğu zaman içindir. Namaz kılmıyan kimse vaktin sonuna kadar mutlaka gusletmesi lâzımdır. Guslü geciktirmeden almak çok sevaptır. Resûlullah efendimiz buyuruyor ki: (Gusül abdesti almağa kalkan bir kimseye, üzerindeki kıllar adedince yâni pekçok sevâb verilir. O kadar günâhı affedilir. Cennetteki derecesi yükselir. Guslü için ona verilecek sevâb, dünyada bulunan herşeyden daha hayırlı olur. Allahü teâlâ, meleklere," Bu kuluma bakınız! Üşenmeden kalkıp, benim emrimi düşünerek, cenâbetlikten guslediyor. Şâhid olunuz ki, bu kulumun günâhlarını af ve magfiret eyledim." buyurur.) Başka bir hadîs-i şerîfte de, (Kirlenince, çabuk gusül abdesti alın! Çünkü kirâmen kâtibîn melekleri, cünüp gezen kimseden incinir) buyuruldu. İslam âlimlerinin büyüklerinden İmâm-ı Gazâlî hazretleri, "Tanıdığım vefat etmiş bir kimseyi, rü'yâmda gördüm. Bana dedi ki, bir miktar, cünüp kaldım. Şimdi üzerime ateşten gömlek giydirdiler. Hâlâ ateş içindeyim." dediğini nakleder. Tabiî ki buradaki miktar, biraz önce bahsettiğimiz müddeti aşan miktardır. Cünüp gezmek çok büyük günâhtır. Bunun için ne yapıp yapıp en kısa zamanda gusletmelidir. Hele hele günlerce cünüp olarak gezmek bir müslümanın yapacağı iş değildir. Dedelerimizden, babalarımızdan, buz tutmuş nehirin buzunu kırıp gusül abdesti aldıklarını çok işittik. Hadîs-i şerîfte, (Resim, köpek ve cünüp kimse bulunan eve rahmet melekleri girmez.) buyuruldu. Cünüplüktün gusletmek sadece namazla ilgili değildir. Yâni namaz kılmayanın da gusletmesi şarttır. Melekler, zamanında gusül almayana la'net eder. Yâni cünüp gezmek büyük bir günâh, namaz kılmamak da başka büyük bir günâhtır. Namaz kılmıyan guslederse, hiç olmazsa büyük günâhların birinden kurtulmuş olur. Herhangi bir özürle gusledememiş ise veya gusül abdesti almanın farz olduğuna inanıyor, tenbellikle almıyor ise dinden çıkmaz. Büyük günâh işlemiş olur. Ancak, gusletmenin lüzûmuna inanmıyan, gusletmediği için hiç üzülmiyen, gusletmek aklına bile gelmiyen kim olursa olsun, dinden çıkar, kâfir olur. Sünnete uygun gusletmek Guslün farzı üçtür: 1- Ağzın içini iyice yıkamak. 2- Burnu yıkamak. 3- Bedenin her yerini yıkamaktır. Her ibadeti Peygamber efendimizin bildirdiği şekil ile yâni sünnet üzere yapmak lâzımdır. Sünnet üzere gusül abdesti almak için, önce, temiz olsa da iki eli ve avret yerini yıkamalıdır. Sonra bedeninde necâset varsa buraları yıkamalı, bilâhare tam bir abdest almalı, yüzü yıkarken Allah rızası için gusle niyet etmelidir. Sonra bütün bedene üç def'a su dökmelidir. Önce üç def'a başa, sonra sağ omuza, sonra sol omuza dökmeli, her döküşte, o taraf tamamen ıslanmalıdır. Gusül abdesti almak çok kolaydır: Şöyle ki, duşun altına girip, ağzına, burnuna su verip bütün vücudunu baştan ayağa yıkayan, ıslatan gusletmiş olur. Meselâ yazın, denize dalıp, çıkarken de ağzına burnuna su alan gusletmiş olur. Bu kadar kolaydır. Cünüp iken, tırnak kesmek, saç-sakal tıraşı olmak ve başka kılları kesmek mekruhtur. Kadınlık hali buna dâhil değildir. Yâni kadın bu halde iken, saç, tırnak kesebilir. Deriye yapışmış, hamur, mum, sakız, yağlı boya gibi şeyler altına su geçirmediği için, gusle mânidir. Bunun için bilhassa kadınlar arasında çok yaygın olan, tırnaklara sürülen oje de gusle mânidir. Çünkü, tırnak üzerinde bir tabaka teşekkül ediyor. Altına su geçirmiyor. Tırnakların üzerini yıkamak farzdır. Saç boyaları genelde kına gibidir. Kına altına su geçirdiği için saç üzerinde yağlı boya gibi tabaka teşekkül ettirmediği için gusle mâni değildir. Altına su geçirmiyorsa tabiî ki o zaman mâni olur. Dişlerin arasında ve diş çukurunda bulunan yemek artıklarının altına su geçmezse, altı yıkanmazsa gusül abdesti geçerli olmaz. Ağzın içini yıkamak, iğne ucu kadar ıslanmamış yer bırakmamak farz olduğu için, buna mâni olan herşey guslü geçersiz kılar. Her halükârda, ağzın içi mutlaka yıkanacak, her tarafına su değecektir. Küpe deliğinde, küpe yoksa ve delik açıksa kulağı ıslatırken, delik ıslanırsa yetişir. Islanmazsa, deliği parmakla ıslatmalıdır. Bütün bunlarda ıslandığını çok zannetmek yetişir. Gusül abdestinden sonra, vücutta altına su geçirmiyen bir yer meselâ, yağlı boyalı bir yer görülse veya ağzını veya başka yerini yıkamağı unutan hemen boyayı kaldırıp altını ıslatması kâfidir. Namaz kılsa, sonra hatırlasa, orasını yıkayıp farzı tekrâr kılar. Vücûdun herhangi bir yerine dövme yaptırmak haramdır. Yaptırmamalıdır. Yaptırılmış ise deriyi kazımak gerekmez. Dövme, derinin üst yüzeyinin ıslanmasına mâni değildir. Bunun için de gusle zarar vermez. Abdestte ve gusülde, lüzûmundan fazla su kullanmak isrâf olup, harâmdır. Peygamber efendimiz, yaklaşık 875 gr. su ile abdest alır, 4.2 litre su ile guslederdi. Guslederken, kirden de temizlenmek istenirse o zaman, önce gusledilir. Bundan sonra da, kirden temizlenmek için yıkanılır. Veya, önce kirden temizlenir, banyodan çıkacağı vakit, gusül abdesti alır. Bu takdirde kirden temizlenene kadar gereken su harcanabilir. Gusülden önce, idrâr çıkararak, idrâr yolunda kalmış olan menî parçasını çıkarmak, sonra gusletmek lâzımdır. İdrardan sonra gelen parçalar guslü gerektirmez. Eğer idrara çıkılmamış ise tekrar gusletmek gerekir. Dolgu ve kaplama dişi olanlar Hanefî mezhebinde, dişlerin arası ve diş çukurları ıslanmazsa, gusül tamam olmaz. Bunun için, diş kaplatınca ve doldurunca, gusül abdesti sahîh olmaz. İnsan cenâbetlikten kurtulamaz. Altın, gümüş ve necis olmayan başka maddelerden yapılan kaplama ve dolguların altına su girmeyince, Hanefî mezhebi âlimlerinin hepsine göre, gusül abdesti câiz olmaz. Kendi mezhebindeki bir farzı yapamayan kimsenin, yalnız bu farzı yapması için başka mezhebi taklîd etmesi lâzımdır. Fakat, bu işi yaparken, taklîd ettiği mezhebin şartlarını da yerine getirmelidir. Kaplama ve dolgu yaptıran Hanefî mezhebindeki bir kimsenin, Mâlikî [veyâ Şâfi’î] mezhebini taklîd etmesi için, gusülde, abdest almakta ve namazda niyet ederken, İmâm-ı Mâlike [veyâ İmâm-ı Şâfi’îye] tâbi olduğunu hatırlaması yetişir. Ya’nî gusül abdesti almağa başlarken, (Niyet ettim gusül abdesti almağa ve Mâlikî [veyâ Şâfiî] mezhebine uymağa) sözünü kalbinden geçiren bir kimsenin, gusül abdesti sahîh olur. Ağzında kaplama veya dolgu bulunan Hanefî mezhebindeki bir kimse, böyle niyet edince, guslü ya’nî boy abdesti sahîh olur. Cünüplükten kurtulur, temiz olur. Mâlikî [veyâ Şâfi’î] mezhebini taklîd edince, abdesti ve namazları sahîh olur. Kaplama ve dolgusu olmayanlara da imâm olabilir. Taklid edenin, taklid ettiği mezhebin farzlarına ve müfsitlerine yani bozan şeylerine uyması şarttır. Guslü gerektiren hâller Hayz veya lohusalık hâli bitince, yahut cünüp olunca gusletmek farzdır. Hayz bitince, cünüp de olursa, ikisi için bir gusletmek yetişir. Kadın cünüp iken hayz görürse, isterse hemen gusleder, isterse hayz bitine kadar bekler, sonra ikisi için bir defa gusleder. Bir kimse, şu hâllerde cünüp olur: 1- Zevciyet muâmelesi. [Bu durumda meni akmasa da, her ikisine de gusletmek farz olur.] 2- Rü'yâda ihtilâm olmak. 3- İstimnâ [mastürbasyon] guslü gerektirir. 4- Cünüp olup, idrar yapmadan guslettikten sonra menînin geri kalan kısmı, şehvetsiz aksa, tekrar gusletmek gerekir. Bunun için, gusülden önce idrara çıkıp, idrar yolunda kalmış olan menî parçasını çıkardıktan sonra gusletmek lâzımdır. 5- Uyanıp, çamaşırında menî gören, ihtilâm olduğunu hâtırlamasa da gusleder. Cünüb olan kimse şunları yapamaz: 1- Namaz kılamaz. 2- Mushafa el süremez. 3- Kur'ân-ı kerîm okuyamaz. 4- Câmiye giremez. 5- Ka'be'yi tavâf edemez. Halk arasında guslü gerektirdiği sanılan ba'zı hâller, guslü gerektirmez. Bunlardan ba'zıları şunlardır: 1- Bir erkek, kendi hanımını veya başka bir kadını yâhut bir erkeği çıplak görmekle, gusül gerekmez. Bir kadın, kendi kocasını veya başka bir erkeği veya bir kadını çıplak görmekle gusül gerekmez. 2- Kadına dokunmakla, çıplak resme bakmakla veya düşünmekle mezi gelse, fakat menî gelmese gusül gerekmez. 3- İdrar yaptıktan sonra gelen yapışkan prostat sıvısı ve vedi guslü gerektirmez. Ağır birşey kaldırmak veya bir yerden düşmek gibi sebeplerle menî çıkarsa, yine gusül gerekmez. 4- İhtilâm olduğunu hatırlayanın, menî görmezse gusletmesi gerekmez. 5- Spiral guslü gerektirmez. 6- Kıl koparmak, etek tıraşı olmak, makattan muayene olmak veya fitil kullanmak, guslü gerektirmez. 7- Kadınların ön ve arkadan muayene olması ve fitil kullanması guslü gerektirmez. Doktora muayene olurken lezzet duyarsa gusleder. | BAŞA DÖN | |