|
ÖNEMLİ AÇIKLAMA Kur'ân-ı kerîmi aslından okuyamayanlar için , ezberlemede kolaylık olması bakımından sûre ve duâların okunuşları latin harfleri ile yazılmıştır. Ancak sûre ve duâları, kendi kendine lâtin harflerinden doğru olarak öğrenmek mümkün olmadığından, buradan ezberledikten sonra, bunları iyi bilen birinin ağzından, yanlışsız olarak öğrenmek gerekir. Namaz sûrelerinin mânâsı bozulacak şekilde yanlış okunması, namazın bozulmasına sebep olur. Bu nedenle sûre ve duâların doğru olarak ezberlenmesine dikkat edilmelidir. Mutlaka kontrol ettirip, yanlışların düzeltilmesi gerekir. Düzgün okunmadığında, Kur'ân-ı kerîmin mânâsı değişerek, küfre sebep olacak mânâların çıktığı hâller de çoktur. Meselâ Hallâk kelimesi, Hı ile okunduğunda yaratıcı, Ha ile okunduğunda, berber mânâsına gelmektedir. Bu şekilde okunduğunda, meselâ Yasîn-i şerîfin seksenbirinci âyet-i kerîmesindeki (Onun yarattıkları pek çoktur. O, herşeyi bilir) ifâdesi, (O berberdir, herşeyi bilicidir) şeklini almaktadır. Arabîdeki harflerin karşılığı latin harflerinde yoktur. Arabîde üç tane S, üç tane Z harfi vardır. Biri kalın Zı, ikinci ince okunan Ze, üçüncüsü Zâl'dır. Bunların üçü ayrı ayrı söylenir. Rükü' tesbîhinde Zı ile (azîm) denir ki, Rabbim büyüktür demektir. Eğer ince Ze ile yâni zâl ile (azîm) denilirse, Rabbim benim düşmanımdır mânâsına gelmektedir. Kur'ân-ı kerîmi latin harfi ile öğrenip okuyan, bu üç harfi ayıramıyacağı için namazı sahîh, geçerli olmaz. Bunun için, her müslümanın namaz kılacak kadar sûreleri, duâları, düzgün okumasını bilen birinden mutlaka öğrenmesi lâzımdır. Bunları lâtin harfleri ile düzgün olarak ezberlemek mümkün değildir. Kur'ân-ı kerîmi de mutlaka aslından okumalıdır. Aslından okunmazsa, sevap kazanalım derken, günaha, hattâ küfre girilebilir. | BAŞA DÖN | |