Müjde!
Ailenizin kitabı, “Huzurun Kaynağı Aile” kitabı çıktı.
İslama göre;
- Aile ve Kadının önemi
- Evlilik ve aile hayatı
- Çocuk eğitimi
Konularının ele alındığı, MEHMET ORUÇ’un 570 sayfalık
yeni kitabını Arı Sanat yayınevi ( 0212 520 4151)
bastı.
Kadın, erkek, çocuk ailenin her ferdinin okuması gereken bir
kitap!
* * *
Kitap hakkında, MEHMET ORUÇ ile röportaj
- Böyle bir kitaba niçin luzum gördünüz?
- Aile toplumların temelidir. Temel deforma olursa, temel olma
özelliğini kaybederse bina çöker. Batıda, aile çökmüştür. Bunun
için Batı toplumu ahlaki çöküntü içindedir; her türlü sapık
ilişkiler meşru hale gelmiştir. Bunun için pek çok Avrupa
ülkesinde evlilik dışı çocuk sayısı oranı yüzde ellilere
ulaşmıştır. Toplum olarak yönümüzü Batı’ya yönelttiğimiz için,
bizde de aile bu tür tehlikelerle karşı karşıyadır.
İşte böyle bir kitabı kaleme almaktan maksadım, Türk aile
yapsını bu tehlikeden korumak veya daha çok zarar görmesine
mani olmak.
- Bu çöküntüde aile fertlerinden daha çok kimler zarar görüyor.
- Ailede en çok zarar gören kadındır. 150 yıldan beri kadın sinsi
ve planlı bir şekilde, istismar edilmekte, kadının sömürülmesi her
gün artarak devam etmektedir. Bunu yapanlar da tepki almamak için
yaptıklarını hep, kadın haklarını korumak, kadına özgürlük vermek
maskesi altında yapıyorlar. Kadın, özgürlük maskesi ile daha çok
köleleştirilmektedir. Bunu kitabımda, kendi kaynaklarından
örnekler vererek sömürünün boyutlarını ortaya koymaya çalıştım.
- Peki kadınlar bunun farkında değil mi?
- Kapitalist düzen bunu o kadar sinsi ve o kadar cazip halde
sunuyor ki, kadının gözü kamaşıyor olup bitenleri farkedemiyor.
Fark ettiğinde ise iş işten çoktan geçmiş oluyor.
- Bu tehlikeli gidişattan kadından sonra daha çok aileden kim
ettileniyor?
- Kadından sonra çocuklar ve erkekler etkileniyor. Ailenin sıcak
ortamından mahrum kalan çocuk, büyüyünce toplumun belası haline
geliyor. Her türlü yıkıcı eylemlere gözü kapalı girebiliyor.
Huzurlu bir aile ortamının rahatlığı görmediği için aile kurma
sorumluluğuna girmiyor. Hayatını aile ortamından uzak, başı boş
bir şekilde sürdürüyor. Böylece aile hayatı kendiliğinden bitiyor.
Çeşitli yoğun propagandaların tesiri ile kadın aile hayatından
uzaklaşıp zamanını daha çok aile dışı meşgalelere verince, evin
erkeği de başka arayışlara giriyor. Bu da ailenin çoküşünü
hızlandırıyor.
- Peki siz kitabınızda, huzurlu bir aile için neyi
öneriyorsunuz?
- Bizim 1400 yıllık, huzurlu bir aile geleneğimiz vardır. Bunun
kaynağı da mensubu olmakla şeref duyduğumuz İslamiyettir. Çünkü
dinimiz, insan bile sayılmayan, canlı canlı sıcak çöle gömülen
kadını bu vahşetten kurtarıp onu layık olduğu yere getirmiştir.
Peygamber Efendimiz, “Cennet anaların ayağı altındadır”
buyururak kadına, sevgi ve hürmette kusur edilmemesini tavsiye
etmişlerdir.
- Dininize göre ailede huzur nasıl sağlanıyor?
- Dinimizde, toplum düzeninde ve ailede boşluk yoktur. Kimin
yapacağı, görevleri açık ve net bir şekilde bildirilmiştir.
Ailede, erkeğin de kadının da görevleri ve sorumlukları vardır.
Herkes kendi görevini yapar başkasının hakkını tecavüz etmezse
huzur kendiliğinden sağlanmış olur. Ben bu kitabımda muteber
kaynaklardan istifade ederek bunları sunmaya çalıştım. Dinimize
göre, kadın ve ailenin önemine, evlilik ve aile hayatına ve çocuk
eğitimine vurgulama yaptım. İslamiyetin koyduğu kurallara kim ne
kadar uyarsa o kadar rahat eder, aile fertleri huzurlu bir aileye
sahip olurlar.
- Geçenlerde gazetelerde, çocuk eğitimidne eskiye, geleneklere
dönülme eğilimi ile iligili haberler çıktı. Çocuk eğitiminde de
sapmalar var mı sizce?
- Hem de önemli sapmalar var. Günümüz gençlerinin, şuursuz,
sorumsuz, ilgisiz, mutsuz vurdum duymaz olmalarında bu yanlış
eğitimin büyük rolü var. Kitabımda, ana hatları ile bu konulara da
yer verdim. Sahip olduğumuz manevi değerlerimizin bizden sonraki
kuşaklara ulaşmasında gençlerimizin önemi büyüktür. Gençler, en
iyi şekilde yetiştirilip manevi değerlerle donatılmazsa 1400
yıllık emanet bizden sonrakilere intikal etmez. Bizler de bundan
dolayı büyük bir vebal altın kalırız.
KİTAP HAKKINDA BASINDA ÇIKANLAR
---------------------------------------------------------------
M.Necati Özfatura, 22.4.2005,
Türkiye
Sevgili kardeşim Mehmet Oruç’un “Huzurun
Kaynağı Aile” ismi ile yeni bir kitabı daha yayınlandı. Kitapta,
Aile ve Kadının Önemi, Evlilik ve Aile Hayatı,Çocuk Eğitimi konulara
yer verilmektedir. Huzurlu bir aile için; evlilik öncesi ve sonrası yapılacak
işlerin ve aile fertlerinin sorumluluklarının geniş olarak ele alındığı bu
kıymetli eseri siz değerli okuyucularıma önemli tavsiye ederim. (Arı Sanat
yayınevi, 0212 520 4151) Kadını kurtarmak...
* * *
Kadını kurtarmak...
Ömer Söztutan, 26 Nisan 2005,
Türkiye
Hep eğlenecek değiliz ya; biraz da
bilgilenelim... Hemen özetleyeyim;
“Huzurun Kaynağı Aile” diye bir kitap... Mehmet Oruç’un “Arı
Sanat” yayınevinden çıkan eseri... İçinde “Kadın ve Ailenin Önemi”,
“Evlilik ve Aile Hayatı” ile “Çocuk Eğitimi” konularında süper
bilgiler var...
Köşenin tarzına uysaydı başka konuyu alırdım ama “Kadını
‘kurtarıcı’dan kurtarmak” başlıklı bölümü, 550 sayfa
içinde buraya en iyi gidecek yazısı...
...
Her yıl, kadını esaretten (!) kurtarmak için “Dünya Kadın Hakları Günü” tertip
edilir... Nutuklar atılır, demeçler verilir... Düşünüyorum; dünyada çok şey
istismar ediliyor, fakat kadınlar kadar istismar edilen başka hiçbir varlık
yok...
İşin garibi “kurtaralım” denildikçe daha batırılıyor kadın... Onlar da ne
yapacaklarını şaşırdılar; sersem tavuğa döndü zavallılar... Gelen vuruyor
giden vuruyor... Meşhur düşünür gibi, az da olsa aklı başına gelen kadınlar
artık, “Gölge etmeyin başka ihsan istemiyoruz” demeye başladılar...
...
Kadın hakları istismarcıları, bir taşla iki kuş değil, bir sürü kuş vurma
peşindeler... Kadın hakların öne sürüp, ceplerini dolduranlar, cinsel yönünden
faydalananlar, toplumun örfüne, dinine bu vesile ile saldıranlar... Daha neler
neler... İşin bir enteresan yönü de, kadına bir şey soran yok... Senin derdin,
sıkıntın nedir, sana nasıl yardımcı olabiliriz?... Niye böyle?... Çünkü samimi
değildim... Niyetleri başka...
...
Hürriyet’te Serdar Turgut’un köşesinde konumuzla ilgili tipik bir örnek vardı:
Yıllarca cinsi yönden istismar edilen bazı Batılı feminist kadınlar, iyice
yıpratıldıklarını, oyuna getirildiklerini ifade ederek bir karar vermişler.
Yaşları 25 ile 35 yaş arasında değişen bu kadınların aldıkları karar şöyle:
“-Aile, insanın hayatında çok daha manevi zenginlikle dolu olan, kadına çok
daha manevi güç katan bir kavram. Bu nedenle çağdaş kadın, eğer güçlü olmak,
toplumda bir yer edinmek istiyorsa aile yaşamına önem vermeli. Ve daha da
önemlisi, evleninceya kadar erkeklerden uzak kalmalı. Evet, kadınlar bunu
ciddî şekilde, yeni bir teori olarak ortaya koyuyorlar şu anda Batı’da.”
...
Kim ne derse desin, bütün bu olup bitenleri tarafsız bir şekilde inceleyen
kimse, tarih boyunca kadını, İslâm dininin istismar etmediğini, bilâkis ona
lâyık olduğu değeri verdiğini görecektir. Bugün tarafsız gözlemciler, kadını
korumak için İslâmdaki aile yapısını incelemekte olup, bunu kendilerine nasıl
adapte edebilecekleri arayışı içindeler.
Bunu sağlayabildikleri takdirde, kadın, gerçek manada istismardan, esaretten
kurtulacak, lâyık olduğu yere kavuşacaktır...
* * *
Huzurun Kaynağı Aile
İsmail kapan, 21.4.2005,
Türkiye
Toplumumuz çok büyük bir erozyona maruz kalmış
durumda!.. Bu erozyonun, aşınmanın sebepleri çok çeşitli. Gelecek çeyrek
yüzyılda, Türk aile yapısında ve dolayısıyla toplumun genelinde büyük ve
negatif değişiklikler kaçınılmaz görünüyor. Bunların başında parçalanmış
aileler yer alacak. Yani Avrupa ülkelerindeki gibi, bir veya iki çocukla,
yahut çocuksuz yaşamaya çalışan, boşanmış tek ebeveynle (hem kadın, hem
erkek...- Ebeveyn kelimesi Arapça olup iki kişiyi ifade eder ama, galat olarak
tekil anlamda da kullanılıyor) dolu bir sosyal hayata doğru gidiyoruz! Bu
durumun nüfus aşınması üzerinde yapacağı tahribatı da düşünün. Şimdilerde
bunalıma giren, suç işleyen çocuk ve gençlerin büyük ekseriyetinin parçalanmış
ve problemli ailelere mensup olduğunu da unutmayalım...
Yeri gelmişken gazetemizin yazarı Sayın Mehmet
Oruç’un, baskıdan çıkan yeni kitabını tavsiye etmek isterim; Huzurun
Kaynağı AİLE... (Arı Sanat Yayınları-Çatalçeşme Sok. No: 19/1
Cağaloğlu-İST. Tel: 212 520 41 51, Faks: 212 514 51 39.)
Bu kitapta
kadın ve ailenin önemi, evlilik ve aile hayatı, çocuk eğitimi, ailenin çöktüğü
toplumların uğradığı felaketler, feminizm gibi cereyanların aile hayatı
üzerindeki etkileri, gençliğin ruh hali, eşlerin karşılıklı hak ve
sorumlulukları, aile bireyleri arasında sevgi ve saygının korunması, ar-namus
ve hayâ kavramlarının anlamı, ülkemizden ve dünyadan çok zengin örneklerle ve
akıcı bir üslupla anlatılıyor.
Unutmayalım, ailenin temeline dinamit koyan yayınlarda son senelerde maalesef
bir patlama yaşanıyor. Buna karşılık aileyi korumaya yönelik eserlerin sayısı
hayli sınırlı. İnsanlarımızın faydalı eserleri ne kadar arayıp bulduklarını ve
ne kadar okuduklarını da ayrıca sorgulamak gerekiyor! (21.4.2005, İsmail
Kapan, Türkiye)
* * *
Huzurlu aile
için...
(Türkiye, Kültür- Sanat sayfası, 21.4.2005)
Gazetemizdeki yazılarıyla yakından
tanıdığımız Mehmet Oruç’un
“Huzurun Kaynağı Aile”
isimli kitabı yayımlandı. Kadın ve ailenin önemi, evlilik ve aile hayatı,
çocuk eğitimi gibi konuları dini referansları kullanarak kaleme alan Oruç,
ilk bölümde geçmişten günümüze aile hayatımızı anlatıyor. İkinci bölümde
huzurlu bir aile için neler yapılması gerektiğini, üçüncü bölümde evlilik ve
aile hayatını, dördüncü bölümde ailede çocuğun önemini ve son bölümde zarurî
iman ve ibadet bilgilerini işleyen yazar, eserinin sonuna hacimli bir indeks
ilave ederek, konuyla ilgili kavramlara kolay ulaşmamızı sağlıyor. Kitap, her
aileye gerekli bir hazine olarak okurunu bekliyor. (Arı Sanat Yayınevi , 0 212
520 41 51)
Huzurun kaynağı Aile kitabı, Kadının ve Ailenin Önemi, Evlilik
ve Aile, Çocuk Eğitimi gibi ana bölümlerden oluşuyor. Aileyi farklı
bir yönlerden ele alan 570 sayfalık bu kitap, Arı Sanat Yayınevi
(0212 520 41 51) tarafından basılmıştır.
Huzur Kaynağı Aile 06 Mayıs 2005 Cuma, Muammer Erkul-
Türkiye
Kir, pas ve yağdan mı; yoksa sadece, bunca yıldır üstünde
tepinmiş olan zamandan mı böyle karardığını anlamadığım bir masa... Masanın
ortasında; “demir, çivi, tel ve biraz da tahta” olarak hatırladığım “çok önemli”
bir makine... Bu çok önemli makinenin başında; tepesi saçsız, kaşları çatık
ve bilekleriyle dirseklerinin arasına, adı bile belli olmayan bir koyu renkte
kolluklar geçirmiş bir adam. Hem de; makineden bile daha mühim duran bir
adam... Vay canına! “Trenin kaçta geleceğini” bile ona
soruyorlar?.. * Tren yolunun kenarına tren gibi uzatılmış bir tren
istasyonundayız. Yolcu salonu ufak. Taşına seksek bile çizilmez... Bütün
duvarları griye boyamışlar. Kapıda gri... Pencere, dördüncü duvarın ortasında,
ama dışarıya bakmıyor... O da aynı renk. Onun önündeki demir parmaklıklar
da... Bu parmaklıklarla korunmuş pencerenin tam ortasında açılır kapanır
küçük bir kanat var. Bu taraftan hafifçe tıklatıyorlar; içerdeki adam açarsa,
konuşuyorlar... Boya fazla gelmiş olmalı ki; camı bile boyamışlar, açılan
kanadın üstüne kadar... Ben, iki yanağımı birer parmaklık demirine, burnumu
da cama dayamış... Gözümüyse boyanın döküldüğü, veya bilerek kazındığı yere
hizalamış haldeyim... İşte o boşluktan bakıyorum adama; burnunun üstünde siyah
siyah kıllar var... * O çok mühim adam, önünde duran mühim makinesinin
üstündeki bir yere basarak kısa kısa, ve sanki bir ritmi de olan sesler
çıkartıyor... Aynısından kendime yapabilirim. Ama dedemin alet odasına girmem
biraz zor oluyor... Bu kocaman adam acaba niye oynayıp duruyor o şeyle? Ve o
oynarken neden herkes böyle sessizce onu bekliyor?.. Meğer,
oynamıyormuş!.. Kaşlarının altından, gözlüklerinin üstünden bakarak soranlara
şöyle diyor sonunda: -Rötarlı!.. Rötarlı ise; “burada daha çok
bekleyeceksiniz” demekmiş!.. * Benim gördüğüm telgraf makinelerinden,
kolları kolluklu ve mors alfabesiyle haberleşen memurlardan gören kaç kişi var
aranızda?.. Gazetelerde ise teleksler vardı eskiden, haberler onlarla
gelirdi... Sonra herşey değişiverdi. Telefonlar ve telefakslar şekilden şekle
girdi... Televizyon? Televizyon bir “hayal” perdesi. Dün yoktu, bugün var,
belki yarın olmayacak!.. * Peki kitap?.. Dün vardı, önceki gün vardı,
daha önceki gün vardı, ondan önceki gün de vardı ve ondan evvelki günlerde de...
Çünkü ilk insanla birlikte tanımaya başladı yeryüzü, kitabı... Çünkü ilk insanın
eline verilen bu “meşale”nin ışığı; son insana kadar her insandan sorulacak,
birer birer; “Gördün mü?.. Buldun mu?.. Tanıdın mı?.. İzledin mi?..”
Cevaplar,,, acaba ne olacak?.. ..... Kitap için bunca güzellemenin
ardından bir de kitaptan bahsedeyim, ama ‘kitap’tan... Bazıları; “ben bu konuda
her şeyi bilirim” diye ısrar etse de yine, ben; “bildiğini iddia edip
duranlardır asıl bilmeyenler” sözünü hatırlatacağım... Kadınlar, aile,
evlenmek, evlilik hayatı, çocuk, eğitim ve sapık yollar, çarpık ilişkiler, yerli
yabancı örnekler, menkıbeler ve benzer daha pek çok konuda tam bir
demirbaş/kaynak eser. Tuzak sorulara güzel cevaplar var. Üstelik, hem aranan her
konu bulunabilecek gibi, hem de sıkılmadan baştan sona okunabilecek şekilde
hazırlanmış... Mehmet Oruç abimizin belli ki çok emeği var
(Huzurun Kaynağı Aile) isimli şu kitapta, ama hakikaten
çabalarına değmiş. Elinizden düşmeyecek. Çok kişiye de sizler tavsiye
edeceksiniz, aynen benim gibi... “Huzurun Kaynağı Aile”
kitabını da (Kainatın Efendisi, 365 Gün Dua) isimli kitapları gibi yine
Arı Sanat yayınladı. Telefon: 0212. 520 41 51
/ arisanat@mynet.com
|