Büyük kentlerdeki kadınların çoğunun derdi, düzgün bir ilişki kuramamak. Kadının eğitim düzeyi yükseldikçe, bağımsız, çalışan kadınların sayıları arttıkça kadınlar kendilerine uygun bir erkekle karşılaşamıyor. Türkiye’nin en çok satan haftalık haber ve aktüalite dergisi Tempo, son sayısında ‘Doğru, düzgün adam kalmadı’ diyen kentli kadınları konu yaptı. KADINLARIN erkeksiz, erkeklerin kadınsız olma hali, Avrupa ve Amerika’da uzun zamandır gündemin önemli meselelerinden. Konu, New York Times’ından BBC’ye pek çok yayın organının gündemini uzun zamandır meşgul etmekte. Bir türlü doğru insanı bulamamış derbeder Briget Jones’tan ‘Doğru Düzgün Bir Adam Kaldı mı?’ kitabına, Avrupa ve Amerika’da çizilen portre bizdekinden çok daha kötü.
‘Why There Are No Good Men Left: The Romantic Plight of the New Single Woman’ kitabının yazarı Amerikalı Barbara Dafoe Whitehead’in söylediklerine bir bakalım dilerseniz. Özetle şu soruyu soruyor Dafoe; ‘ Genç, kariyer sahibi kadınlar, bir gün düzgün bir adamı balayı süitine götürebilecekler mi?‘ Cevap: ‘Hayır’. Bu cevabı 60’tan fazla kadınla söyleşi yaptıktan sonra veriyor Dafoe Whitehead. Konuştuğu kadınların çoğu beyaz ve şahane kolejlerden mezun, Washington’ın en pahalı restoranlarında yemek yiyen, Amerika’nın en moda caddelerinde gezen kadınlar. Yani havuzda biriyle tanışırım belki, markette bir koca bulurum derdinde olmayan, buna inanmayan kadınlar.
Durum az çok bizim büyük kentlerimizde de böyle. Psikolog Nazım Serin, ‘yabancılaşmadan kadın-erkek ilişkileri de payını aldığını belirterek şunları söylüyor:
‘Kadınların ekonomik açıdan güçlenip erkeğe olan bağımlılıklarının azalması, ilişkilerle ilgili değerleri, algı ve beklentileri de değiştirdi. Her iki cins açısından da bakıldığında, ayrılık fikrinin belki hiçbir dönemde olmadığı kadar dilin ucunda olduğunu görüyoruz. Ekonomik açıdan ayakta kalma becerisindeki artışın küçük bir zorlanma yaşandığında hemencecik ilişkiyi bitirme eğilimini harekete geçirmesi bu özgürlük anlayışının sorunlu bir boyutu olsa gerek. Bir de tüm bu faktörlere tüketim felsefesinin empoze ettiği ‘kullan, at’ ve ya ‘fast food’ zihniyeti eklendiğinde ilişkilerin kalıcı olma şansı azalıyor.’
Roller değişti
Sosyolog Nilüfer Narlı’ya göre ise gelişen toplumda ‘Roller değişti, ama erkekler buna uyum gösteremedi.’ Narlı şunları söylüyor: ‘Kadının eğitim düzeyi yükseldikçe, bağımsız, çalışan kadınların sayıları arttıkça kadınlar kendilerine uygun bir erkekle karşılaşamıyorlar. Öyle gözüküyor ki erkekler genelde seçtikleri eşin kendilerinden daha az eğitimli, daha az donanımlı olmasını tercih edebiliyor dünyada genelde. Türkiye’de de kadınlar bundan şikayetçiler. Roller değişti. Sosyal cinsiyet rol değişiminden kadınlar hoşnutlar fakat erkekler bu değişime ayak uyduramadılar. O yüzden erkekler, erkeğin yanında ikincil konumda olmayı kabul eden kadın rolünü tercih ediyorlar. Bu kadınlar ya kualifikasyon sahibi olmayan ya da erkeğin yanında ikincil konumda olmayı kabul eder gibi gözüken kadınlar. Özellikle kendi yaş grubundaki erkeklerin çoğu evlenmiş olduğundan, eğitimli, donanımlı, belli bir yaşa elmiş 35 yaşını aşmış kadınlar bir ilişki kuramıyorlar.’
İşe yaramazlar ortalıkta
Psikolog Emre Konuk’a göre ise kadınlar, ‘Ortalıkta düzgün adam yok’ demekte haklılar:
‘Eğer 30 yaş ve civarını konuşuyorsanız malın iyisini başkaları götürdüğü için onlara pek düzgün adam kalmıyor. Diğer kadınlar adamları eve kapatıyor ve genelde ortalıkta dolaşanlar işe yaramaz takımı oluyor... Kadınlar da artık çalışıyor, kariyer yapmak istiyorlar ve doğal olarak ucuza gitmek istemiyorlar. Kısaca istikrarlı ve doyurucu ilişki kuramadığnı söyleyen insanların sayısı on sene önceye göre giderek artıyor. Batı metropelleri ne yaşıyorsa biz de onları bir zaman sonra ki zaten başladık yaşayacağız. Gelişmenin, büyümenin, ekonomik refahın, çoğulcu toplumun doğal, kaçınılmaz sonuçları bunlar.’ |