Sayın Adnan Oktar'ın, Harun Yahya müstear ismini taşıyan eserlerinin basım ve dağıtımı, Bilim Araştırma Vakfı ile Millî Değerleri Koruma Vakfı mensubu, efendi, nazik ve hürmetli gençler tarafından organize ediliyor. Mazisi 25 sene önceye kadar giden bu eserlerin ilki 'Masonluk ve Kapitalizm' ve 'Yahudilik ve Masonluk' gibi kitaplardı. Bunlardan sonra da aynı konudaki 'Yeni Masonik Düzen' ve 'Kabala ve Masonluk' gibi kapsamlı kitapları baskıya verdiler.
Aynı grup, 'Kâinatın tesadüf eseri oluşmayıp, bir Yaratıcı tarafından yaratıldığı' gerçeğini işleyen birçok eseri de gün yüzüne çıkardı. Bu eserlerin her biri başka bir konuda olmakla beraber, ortak özellikleri, hepsinde de 'Darvin nazariyesinin, yani insanların maymundan geldiği görüşünün bir yalandan ibaret olduğu'nun işlenmesidir.
Vakıf mensupları tarafından yayınlanan kitaplar olsun, Türkiye sathında verdikleri takdir toplayan konferanslar olsun, ters düşünceye sahip kimseleri kızdırmaya yetti. Aleyhlerinde yayınlar yapıldı. Sonunda olanlar oldu. Adnan Oktar ve bazı vakıf mensupları tutuklanmalar yaşadılar. Şimdi ise içerde onlardan hiç kimse yok.
Bahsettiğimiz vakıf mensubu kız ve erkeklerin alışılmışın dışında modern görünüşlü olmaları, inançlı kesimde tereddütlere de yol açıyordu. Bize sık sık bu grup hakkında sorular soruluyor, biz de herkesin kendine göre hataları olabileceğini söylüyor, 'Aslolan ehl-i sünnet inancıdır' diyorduk. İnsanların aslının maymun değil de bir Peygamber olan Hz. Adem olduğu gerçeğini işleyen bu gençleri, 'Bunlar insanın maymun olmadığını ispat eden konferanslar veriyorlar. Amellerinde eksikleri varsa, o Allah ile kendileri arasındadır, hangimizin hatası yok'' diye müdafaa etmeye devam ediyorduk.
Kaldı ki, bu her iki vakfın zaman zaman tertip ettiği faydalı konferanslar da oluyordu. Soranlara, bazılarına katıldığımız bu konferanslardan da bahsediyorduk.
Verdiğimiz cevaplar soru sahiplerini ikna etmeye yetiyordu. Fakat, bilhassa son senelerde basılan kitaplarla ilgili sorulara cevap veremediğimi de ifade etmek isterim. Bazı dikkatli okuyucular öyle şeylere dikkat etmişler ki, takdir etmemek mümkün değil. Misal olarak, Harun Yahya'nın 'Gelin Birlik Olalım' isimli eseriyle ilgili bazı soruları aşağıda arzediyorum. Böylece okuyucu-yayıncı arasında aracılık yapıp, soruları bu kitapları yayınlayan kardeşlerimize ulaştırarak, cevap hazırlamalarına vesile olalım. Okuyucu soruyor:
1) Kitapta, 'Samimi olarak iman eden Hıristiyanlar' deniliyor. (s.11) Eğer kişi samimi olarak inanıyorsa, zaten Hıristiyan değildir. Ama hâlâ Hıristiyansa, o zaman da samimi iman etmiyordur. Üç ilaha inanan Hıristiyanlar, nasıl samimi iman sahibi olabilirler'
2) Kitapta deniliyor ki; 'Yahudi, Hıristiyan ve Müslümanların inanç esasları ortaktır. (s.13) Sadece inanç konularında değil, ahlâkî değerlerde de kitap ehlinin (Hıristiyan ve Yahudilerin) inançları Müslümanlarla uyum içindedir. ...Ehli kitap ve Müslümanlar aynı erdemlere inanmaktadırlar.' (s.15) Hâşâ, bizim inancımız, üç ilah kabul eden Hıristiyanların inanç esaslarıyla aynı mıdır'
3) Müslümanların, Yahudilerin geleneklerine ve inanışlarına gösterdikleri hoşgörünün temeli Peygamberimiz'in döneminde atılmıştır. (s.39) Kitaptaki bu cümleye karşı okuyucunun sorusu şöyle: Peygamberimiz, Yahudilerin inanışlarını hoş görmüş olsaydı, onları İslâm'a davet eder miydi'
4) Söz konusu kitapta, Kur'an'ın yanında, Tevrat ve İncil kaynak gösterilerek, Hıristiyan ve Yahudilerin inanç esaslarının bizimle ortak olduğu ispat edilmeye çalışılıyor. Öyle ki, bunun için kitapta 63 sahife ayrılmış. (s. 112-175)
Yahudi ve Hıristiyanların ibadette ve ahlâkî değerlerde bizimle aynı olduklarını ispat etmek için, yine Kur'an'la beraber, İncil ve Tevrat'tan da pasajlar verilerek delil getiriliyor. Bunun için kitapta 73 sahife ayrılmış. (s.176-249)
Okuyucunun sorusu: a) İncil ve Tevrat bizim için kaynak olabilir mi' b) Hıristiyan ve Yahudiler inanç, ibadet ve ahlâkta bizim gibiyseler, neden onlar da Müslüman sayılmıyorlar'
Yukarıda geçen cümlelerin benzerleri, İslâm'da Teröre Yer Yoktur isimli eserde de tekrarlanıyor. Mesela şöyle:
5) Yahudi-Hıristiyan inancı, İslâm'la çatışma değil, uyum ve ittifak içindedir. (s.78) Soru: Öyleyse, ha Müslümanlık, ha Hıristiyanlık ve Yahudilik denilebilir mi?
6) kitap diyor ki; “Kur’an’da ehl-i kitaba karşı saygı, sevgi, merhamet ve yakınlık gösterilmesi emredilmektedir. Her iki dinin mensupları da Allah’ın vahyettiği dinlere inanmakta ve Müslümanlarla aynı ahlaki değerleri savunmaktadırlar.” S.80 Soru şöyle: Kur’an, Yahudi ve hıristiyanlarla dost olmamızı yasaklıyor. Onlara sevgi ve yakınlık göstermemizi emreden bir ayet de bilmiyoruz. Varsa öğrenmek isteriz.
7) Her Müslüman, dünya üzerindeki her yahudinin özgürce yaşama, ibadet etme, kimliklerini koruma ve ifade etme haklarını tanımalı ve savunmalıdır. S.86 Okuyucu bu satırlar hakkında soruyor: Dünyanın her hangi bir yerinde Yahudiler bu haklarından mahrum mu yaşıyorlar ki Müslümanlar onların bu haklarını savunsunlar? Her yerde ezilen durumda olan, kendi haklarını bile elde edemeyen Müslümanlara, bir de Yahudilerin haklarını savunma emrini veren bir ayet var mıdır?
8) Yahudiler ve Hıristiyanlar... Allah’ın peygamberlerini sevip saymaktadırlar. S94 Soru şu: Allah’ın peygamberlerini sevip sayan, o peygamberlere iman eder. Hıristiyan ve Yahudiler, Pyegamberimiz’e iman etmiyorlar. Sevginin gereği, bir peygamberi inkar mıdır?
9) Kur’an’da bizlere öğretilen temel bir bakış açısı da insanlar hakkında belirli bir... dinden oldukları için, topluca hüküm vermemektir. S.97 Okuyucu soruyor: Mesela, Müslümanlar doğru yoldadır fakat Budistler yanlış yoldadır şeklinde toplu hüküm vermek yanlış mıdır?
10) Kitap diyor ki, “Her dinden güzel ahlaklı ve Allah’tan korkan, samimi dindarlar olabilir.” S. 99 Soru: Mesela, Tao dininden olanlar içinde de Allah’tan korkanlar olabilir mi?
11) Bir sevgi ve merhamet dini olan Hıristiyanlık... s.105 Soru: Hıristiyanlığı öven bu cümlelere ne lüzum var. haçlı seferleri, kızılderililerin öldürülmeleri, Aftanizstan ve ırak katliamı gibi insanlık dışı cinayetler sevgi ve merhametle işlenmiş şeyler midir? Okuyucu, kitaptaki fotoğraflara bile dikkat etmiş. Fotoğraflarla ilgili sorular şöyle: a) Bir Hırıstiyanlık topluluğundan nur fışkırdığını gösteren fotoğrafla verilmek tistenen mesaj nedir? (Gelin Birlik Olalım, s. 36 ve 278) b) Kitapta, Müslüman, Hıristiyan ve Yahudinin inanç esaslarının ortak olduğu yazılmakla yetinilmeyip buna fotğraflarla da vurgu yapılmaktadır. Bununla hedeflenen nedir? İmam, papaz ve hahamlar veya bu üç dine ait kisveyi taşıyanlar, aşağdaki sahifelerde tekrar tekrar aynı karede beaberce veriliyor. Bu kadar israrın sebebi nedir? (Gelin Birlik Olalım, 10, 18, 20, 24, 30, 46, 56, 64, 65, 69, 70, 71, 84, 85, 129, 205, 267, 282, 298, 299, 306, 308, 331, 336, 337, 339. İslamda Teröre Yer Yoktur, s. 27, 80, 87, 93) c) Kitaba başı açık kadın fotoğrafları konulmuş. Dini bir kitaba bu yakışır mı? (Gelin Brilik Olalım, s. 225, 228, 308, 311, 367. İslamda Teröre Yer Yoktur, s.13, 67) d) Niçin Kur’an okuyan kızın saçları önden gözüküyor? (s.129) e) Fotoğrafların hepsi niçin batıdan alınma? Niçin yerli değil de yabancı?
Not: Bu yazı, aslında Türk İslâm Birliği dergisi için istenmiş, fakat geciktiği için orada yayınlanamamıştı. Bu yazıyla, iki taraf arasında aracı olmuş oluyoruz. Harun Yahya imzalı kitapları yayımlayan ve soru sahibi okuyucu kardeşlerimiz arasında. Selâm ve dua ile... |