Tarih : 02.02.2006 'Kopan Hak Kriterleri' uğruna koparılmayan yerimizi bırakmadığımız AB... Oyum sağlamak için 'oyum yasaları' uğruna oyulmadık yerimiz kalmayan AB... Velhasıl aralarına katılmak için can attığımız Hıristiyan AB... Hayatının büyük kısmı onlarla beraber geçtiği için Hıristiyanları çok iyi bilen Prof. Oktay Sinanoğlu şunu sıkça söylüyor. İslâm düşmanlığı Hıristiyanların içlerine işlemiştir. Bunu biz okuyarak biliyorduk. Sinanoğlu ise yaşayarak biliyor. ABD ve AB'nin, Filistin seçimleri karşısında yeni tavrı, Sinanoğlu'nu hüve-hüvesine tasdik ediyor. ABD'ye göre de, Avrupa'ya göre de, Hamas'ın da katılacağı bir seçim demokratik bir seçim olacaktı. Çünkü, Hamas'ın seçimde bir varlık gösteremeyeceğini düşünüyorlardı. Fakat, Hamas seçimden başarılı çıkınca, gördüğünüz gibi demokrasi-memokrasi bir anda yok oldu. Bunların demokratlıkları işte bu kadar; insanlıkları da demokratlıkları kadar. Filistin'deki seçim taa ABD'yi ve AB'yi niye ilgilendirir? İlgilendiriyor işte. Irak, Afganistan, Kıbrıs ve diğerleri niçin ilgilendiriyorsa, Filistin de onun için ilgilendiriyor. Bu ilgiye bağlı olarak şu an İsrail'e yol verilmiş vaziyette. İsrail hazırlık yapıyor. Yakında Filistin'e, 'Sen misin Hamas'a oy veren?' diyecek. Vade Mart ortaları. Ben diyeyim 19 Mart, siz deyin 20 Mart. KADIN-ERKEK KARIŞIK NAMAZ 'Kadınların, başları açık ve erkeklerle karışık Cuma namazı kılıp kılamayacakları' sorusunun cevabı ne kadar zormuş(!) meğer. Gördük ki, D.İ. Başkanı olmak bile yetmiyor. Demek ki, Peygamberimiz'in 'Kadınların namaz kılacakları yerlerin en hayırlısı evlerinin içidir' hadisini bilmek de, herhangi bir küçük ilmihale bakıp, 'Kadınlara Cuma namazının farz olmadığını' öğrenmek de çok zormuş. Kolay olsa, eski DİB Tayyar Altıkulaç cevap veremeyip, 'İstanbul Müftüsü gereken cevabı verdi' demezdi. Malum, bir de kadın eli sıkılıp sıkılmayacağı meselesi var. Kadın-erkek karışık namaza ve kadınlarla tokalaşmaya karşı çıkanlara kızanlar rahat olsunlar. Bu işlere karşı çıkmayıp, 'okey' diyenler de var. Mesela; bir dostum var ki, hiç itiraz etmiyor. 'Kadın elini sıkmayanlara kızanlar, getirsinler o bayanları, hepsinin ellerini sıkacağım' diyor. Karışık namaz hakkında da rahat. Diyor ki, 'Kadın-erkek yan yana namaz olur muymuş? Arka safta erkekler varken önde kadınların secde vaziyetlerini düşünmek lazımmış falan. Geçin onları. Ben yan yana durmayı bırakın, isteyen kadınlarla yüz yüze bile durmaya varım. Kimse bizim secdemize falan da karışmasın. Biz nasıl secde yapacağımızı biliriz. Özgür değil miyiz canım! Kim ne karışıyor!' diyor. Dostumun söyledikleri böyle. Ben sadece aracıyım. Elçiye zeval olmaz. PEYGAMBERİMİZ'E HAKARET Danimarka'da bir gazete, yayınladığı bir karikatürde Sevgili Peygamberimiz'i terörist olarak gösterdi. Norveç de onu takip etti. Türkiye hariç, İslâm âlemi ise bu adilik karşısında gereken tepkiyi gösteriyor da, Türkiye'de biz nedense hükümet ve halk olarak susuyoruz. Bu ne hal! Sevgili Peygamberimiz'e ve ona iman eden bütün Müslümanlara hakaret manası taşıyan bu adilik karşısında sessiz kalacaksak, ne yapıldığında konuşacağız? Kopenhag mahreçli bu yayına rağmen susmak, yoksa 'kopan hak' kriterlerine uymanın bir gereği mi? Türkiye sessiz kaladursun. Suudi Arabistan, Danimarka mallarına boykot ilan ediyor. Filistin'de Danimarka bayrağı yakılıyor. Kuveytli Müslümanlar Danimarka ve Norveç'i protesto ediyorlar. Libya, Kopenhag'daki büyükelçiliğini kapatma kararı alıyor. Suudi Arabistan, Danimarka'daki elçisini geri çağırıyor. Birleşik Arap Emirlikleri ve Kuveyt, Danimarka mallarına boykot kararı aldı. Yani hiçbiri Peygamberimiz'e yapılan bu saygısızlık karşısında sessiz kalmıyor. Sesi çıkmayan tek ülke Türkiye. Hani Türkiye güçlü ülkeydi! Sesini yükselten bu ülkeler kadar da mı gücümüz yok? ABD'nin eski Başkanı Bill Clinton bile bu karikatüre tepki göstermiş. Bu bize zül değil mi? Kendi hükümetimizden de, yüreklere su serpen sözler duymak bu milletin hakkı olsa gerek. Gerek AB'ye karşı başmüzakerecimiz sayın Ali Babacan'dan, gerek sayın Dışişleri Bakanı'ndan ve gerekse sayın Başbakan'dan, bu hususta, gereken ağırlıkta tepkiler gelmeli değil miydi? Nerede? Ama henüz vakit geçmiş değil... Aslında yapılacak olan zor bir şey de değil. Avrupalıların dini imanı para. En tesirli silahlardan biri, onların mallarını boykot etmek. Nitekim, bundan korktukları için AB Komisyonu'nun ticaretten sorumlu üyesi, Danimarka mallarının boykot edilmemesi için Davos'ta Suudi Arabistan Ticaret Bakanı'yla görüşüyor. İslâm düşmanlığı, bu Avrupalıların kalplerine işlemiş. Danimarka Başbakanı da, karikatürü yayınlayan gazetenin genel yayın yönetmeni de yedikleri bu herze için önce özür dilemeyeceklerini söylediler, ama sonra iş değişti. Bu Avrupalıların ahiretleri olmadığı için her şeyleri dünya. Onun içindir ki, dinleri imanları para. AB mallarına toplu boykot gelmesinden korktukları için, her ikisi de geri adım attı. Gazete özür diledi, başbakan da karikatürlerin yayınlanmasını kınadı. Görünüşte bizden küçük olan, beğenmediğimiz, küçümsediğimiz diğer İslâm ülkeleri tavırlarıyla, Sevgili Peygamberimiz'e hakarete yeltenen Avrupalı bir paçavraya ve bir Avrupa başbakanına böylece tükürdüğünü yalattı. Biz ise suskunluğumuzla kaldık. Belki de bu suskunluk AB'ye girme yolunda 'kopan hak' veya 'oyum yasaları' gereğidir; kimbilir! En doğrusunu tabiî ki hükümetimiz bilir!.. |