Efendi, aslında Sabatayları anlatıyordu. Ama günümüzde başka Efendi’ler de var.. Efendilerin olduğu yerde köleler de vardır elbette.. Geçtiğimiz günlerde Fethullah Efendi ile ilgili 3 CD ulaştı elime. Bu öncekilerin daha da genişletilmiş şekli.. Bir önceki “Hocaefendiler” savaşının yeni versiyonu sanki.. Haydar Baş ve Fethullah Efendi'den söz ediyorum. Bu yeni CD'leri kim, niye hazırladı, onu da bilmiyorum. Bana kalırsa CD'yi hazırlayanlar, gerçeği aramaktan çok Fethullah Efendi'yi hedef almışlar ve onu bitirmek istiyorlar.. Bu tartışmayı bir kenara bırakıp, en genel anlamda Türkiye'de sürdürülmekte olan ve daha da süreceğe benzeyen bir tartışma ile ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.. Kuşkusuz bu iddiaların tümü ile gerçek olduğu ya da olmadığı anlamına gelmiyor.. Hemen belirtmeliyim ki, ben “Dinlerarası Diyalog” olayına sıcak bakmıyorum. “Hoşgörü” politikasını da doğru bulmuyorum.. Hoş görülecek şeyler var, görülmeyecek şeyler var.. Bunun yerine “tahammül” daha doğru bir tercih olur.. Tek başına diyalog’a da karşı değilim, ama “Diyalogçu” olmayı da istemem. Bu İslâm/Müslümanla İslâmcı, Akıllı olmakla akılcı olmak arasındaki fark gibi bir şey.. NLP eğitimi gibi, birtakım eğitim kurumları ve işadamlarına yönelik bazı yayınları, eğitim programlarını da çok masum bir hareket olarak görmüyorum. Yeni birtakım siyaset okulları, yeni işadamı tipi, yeni birtakım STK'lar, birtakım kurumlar, BOP'un yeni din anlayışının, yeni uygarlık projesinin misyoner okulları gibi bir şey.. Kadife devrimin bürokrasi mektepleri gibi düşünülen bir sürü kurum var çevremizde. Özel eğitim kurumları, medya, STK'lar, hepsi belli bir yaşam tarzını dayatıyor topluma. Dizi filmler, müzik, reklam filmleri. Üretim tüketim ilişkilerine kadar ilgileniyorlar.. Seküler başarılar, seküler mutluluk ve hazlar, kariyer, para, makam, şöhret, hepsi var bu projenin içinde.. Daha fazlasını da söyleyeyim, öyle kurumlar var ki, belli istihbarat örgütlerinin Truva Atı iddialarını da çok da yabana atmadığımı söylemeliyim.. Yeni sulta’nın “Sultani”leri gibi sanki! “Beyaz ajan”ların aramızda sayılarını giderek artırdıkları da bir gerçek.. Birileri ısrarla, belli kişi ve kuruluşlar hakkında benden görüş istiyorlar. Şu efendi, ya da şu hoca.. Mehdilik iddiasında mı bilmiyorum ama, birilerinin müceddid ya da en azından mehdiyi tebcil edecek kişi tavırları içinde olduğu da bir gerçek.. Sanki birileri, “Tavşana kaç, tazıya tut” der gibi.. Birtakım efendileri destekleyenlerle, toplumu ona karşı kışkırtanlar da aynı çevreler olabilir.. Belli bir hareketi bir çatışmanın odağı haline getirmek ve Sünnileri kendi içinde birbirine düşürmek.. Din, mezhep, tarikat, siyaset, her şey var burada.. Medya, mafya, siyaset, bürokrasi, katolizm, siyonizm, uyuşturucu işi yapan örgütlerin sponsorluğunda kotarılan işler, hepsi var. Kimin eli kimin cebinde belli değil.. Bu arada, Kur’an'ın tarihselliği, Hıristiyan ve Yahudilerle ittifak noktasında, soğuk savaş yıllarındaki argümanlara geri dönüldü.. Neymiş, dinsizlik cereyanına karşı ehli kitapla ittifakmış.. Dinlerarası savaş tehdidine karşı, dinlerarası yeni bir din telakkisinin propogandası yapılıyor sanki. Alevi-Sünni tartışması zaten kaşınıp duruyor.. Burada tekrar, baştaki konuya dönelim. Risale-i Nur hareketi tarikat da değil.. Bu hareket Fethullah Efendi ile de başlamadı, ama onunla yeni bir biçim kazandı. Bu grubun önümüzdeki günlerde medya alanında yeni yatırımlar yapması, yeni tartışmalar başlatması da gündemde. Fethullah Efendi çevresindeki tartışmaların bu çerçevede yoğunluk kazanması da, muhakkak gibi gözüküyor. Fethullah Efendi, Amerika'dan bu işlere ne kadar müdahil bilmiyorum. Ama Amerikan yönetimi ile bu konuda bir sorun yaşamadığı da çok açık. Türkiye'ye dönerse ne olur, onu da bilmiyorum. Kimine göre gelmesini Washington ya da Ankara engellemiyor. Grub içinde gelmesini istemeyenler var.. Bir diğer rivayet de gelip, yeni bir siyasi hareket başlatması.. Bu tabii, eski, siyasetten uzak durma iddiaları ile çelişiyor. Bu konuda Aksu ile yakın temas içinde olduğu ve AK Parti içinde grub kuracak kadar taraftara sahip olduğu. Hatta Kürt kökenli milletvekillerinin bu harekete sıcak bakacakları, CHP'den bile transferler yapılabileceği yönünde, ilginç görüşleri olanlar az değil.. Kim olursa olsun, ne yaparsa yapsın, elbette kimsenin temel haklarına müdahele olmamalı. Ama kimse de masum, ya da la yüs’el, eleştirilemez değil.. Gerçekleri tam olarak bilmesek de, akıl ve feraset sahipleri iyi bir gözlemle belli bir kanaata ulaşmaları mümkün.. Çünkü yakın tarihimizde benzer birçok olay yaşadık.. Ben çok eskiden beri, ötekilerle diyalog içinde olan ve Fethullah Efendi'den hoşgörü ödülü alan biriyim.. Toktamış beyle ortak program yapmam, bir hoşgörü olayı değildi, bir tahammül olayı idi. Farklılıklarımıza rağmen, barış içinde bir arada yaşama iradesi idi bu.. Yoksa; ben tapmam onların taptıklarına, onlar da benim taptığıma tapıcı değiller, onların dini onlara, benim dinim bana. Elhamdülillah, ben Müslümanlardanım. Sonunda; şu şucu, ya da bu bucu.. Bize düşen görev ise, haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun mazlumdan yana zalime karşı durmak.. Birilerine öfkemiz, bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmemeli.. Bizim fikirlerimiz başkalarına ne kadar garip geliyorsa, onların fikirleri de bize bir o kadar uzaktır.. Sonunda, bir gün, bu dünyada tartışılıp durduğumuz şeylerin hakikati bize gösterilecek.. Unutmayalım ki, güvenmek güzeldir, kontrol etmek daha da güzeldir.. Selam ve dua ile. |