Hürriyet'in (12 Tem. 06, Çarşamba) sürmanşetten sevinçle verdiği haber şu: "Türk Dil Kurumu (TDK) Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın, kadını aşağılayan, kötüleyen ve ikinci sınıf gösteren deyim ve atasözlerini sözlüklerden çıkaracaklarını açıkladı. 7 kişilik çalışma grubu oluşturan TDK, 20 bine yakın deyim ve atasözünü bilimsel incelemeye tabi tutacak. Bazıları argo, bazıları ise özellikle doğu ve güneydoğu bölge ağızlarında kullanılan, Türk gelenek, kültür ve inançlarına uymayan sözleri yeni sözlüğe almayacak olan TDK, bu olumsuz mesajların nesilden nesile geçmesini engelleyerek unutturmayı hedefliyor." Bu bağlamda yeni sözlükte yer almayacak bazı atasözü ve deyimler sıralanıyor: "Gül dalından odun, beslemeden kadın olmaz/ Kadın erkeğin şeytanıdır/ Kadının sofusu, şeytanın maskarası/ Kadının şamdanı altın olsa mumu dikecek erkektir/ Avrat var arpa unundan aş yapar, avrat var buğday unundan keş yapar/ Avrat var ev yapar, avrat var ev yıkar/ Avradı eri saklar, peyniri deri/ Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etme/ Kötü kabağın kötü dölü olur/ Ağustostan sonra ekilen darıdan, kocasından sonra kalkan karıdan hayır gelmez/ Al atın iyisini yiyeceği bir yem; al avradın iyisini giyeceği bir don/ Oğlan babadan öğrenir sofra dizmeyi, kız anadan öğrenir sokak gezmeyi/ Avrat malı, kapı mandalı." Haberde ayrıca "kaşık düşmanı", "eksik etek" gibi deyimler de artık tarih oluyor biçiminde değerlendirilerek sunuluyor. TDK'na ilişkin haberin doğruluğunu bilmiyorum. Ancak benim üzerinde durmak istediğim husus haberin doğru olup olmamasını değil, fakat belli bir kafa yapısını irdeleme amacını taşıdığı için, kişilerden ve kurumlardan soyutlanarak okunmalı. Sözlüklerden çıkartılacağı söylenen atasözü ve deyimler TDK'nun sözlüğü marifetiyle dilimize girmedi ki, o sözlükten bu atasözleri ve deyimler kaldırılınca unutulsun. Bu bir. İkincisi, bu deyimler ve atasözleri kullanımda oldukça başka sözlükler bu kelimelere yer vermeye devam edecek demektir. Üçüncü olarak da, insanlar aradıkları deyimleri TDK'nun sözlüğünde bulamayınca başka sözlüklere yöneleceklerinden, olay, zaman içinde TDK'nun sözlüğünün kullanımdan kalkmasıyla sonuçlanacaktır. Bu kafa yapısının yansıttığı en vahim husus şudur: sözlük, insanları yönlendirmek için hazırlanmaz, olanı (varbulunanı) yansıtır. Varbulunan konusunda bir değer yargısına ulaşmak/ulaştırmak sözlük hazırlayıcısının görevi değildir. Sözlük hazırlayan beğendiği kelimeyi, deyimi, atasözünü sözlüğe alır, beğenmediğini atar diye bir anlayış söz konusu olamaz, olmamalı. Gazetede kadınlara hakaret diye değerlendirilen atasözü ve deyimler, aslında hakaret anlamını da içermiyor. Belki zamanla ve içinde yaşanılan kültür ortamının anlam çerçevesi içinde ona hakaretamiz anlamlar da yüklenmiş olabilir. Sözlük hazırlayanın görevi yeni anlam kazanmış olan deyimler varsa, onların asal anlamları ile sonradan yüklenilmiş anlamlarını açıklamak olabilir, yoksa o deyimleri sözlükten kovmak değil. Bir başka husus da şudur ki, korkunç bir anlayışı dışa vuruyor: "özellikle doğu ve güneydoğu bölge ağızlarında kullanılan, Türk gelenek, kültür ve inançlarına uymayan sözlerin yeni sözlüğe alınmayacağına" ilişkin vurgu... Böyle bir ayrımcılık nasıl olabilir, doğrusu akla zarar bir yaklaşım... Gelelim "eksik etek" deyimine... Gazete mini eteğinin ucunu tutmuş bir kadın fotoğrafıyla "eksik etek" deyimine vurgu yaptığını düşünüyor, sanırım. Oysa o deyimde geçen "eksik etek" erkekte olup da kadında olmayan eteğe göndermede bulunuyor. Nitekim TDK'nun sözlüğünde de eksik etek deyiminin karşılığında doğrudan "kadın" denmekle yetinilmiş. Doğrusu da budur. Ancak sözlüğün "etek" kelimesiyle ilgili açıklamalarında hem erkeğe, hem kadına göndermede bulunan bazı deyimler yalnızca kadına ilişkin bir kayıtla sınırlanmış. Örnekse "eteğine eğri" deyimi "iffetsiz, kötü (kadın)" olarak açıklanırken, "eteği arı" veya "eteği pis" deyimlerinde cinsiyete vurgu yapılmamış. Fakat aynı yerde "eteği temiz" deyimi "iffetli, namuslu (kadın)" denilerek cinsiyet ayrımına gidilmiş. Bu deyimlerde geçen "etek" sözcüğü ile vücudun veya giysinin belden aşağı kısmına göndermede bulunulduğu gibi, cinsiyete ilişkin göndermelerde de bulunulmaktadır. Ancak hangi deyimde vücuda, hangi deyimde giysiye göndermede bulunulduğu tefrik edilmeden hepsini aynı kaba koyarak değerlendirmeye gidildiğinde yanlışlığa düşüleceği kesindir. |