Üzüntümün sebebi
Bu yazıyı, lâf olsun sütûn dolsun kabilinden yazmıyorum. Gerçekten üzüldüğüm için yazıyorum. Neden üzüldüğüm de yaşadığım şu acı olaydan anlaşılacaktır.
Çocukluktan beri beraber olduğumuz bir arkadaşım, trafik kazasında ölmüştü. Cenazesinde, babasından ve öz kardeşlerinden daha çok ben ağlıyordum. Ölen; Takva Vakfı Başkanı Sait Erdem’in akrabası idi. “Ağabey sen ki Allah’a ve Ahirete inanan adamsın. Ölümün muvakkat bir ayrılık olduğunu hepimizden daha iyi bilirsin. Neden bu kadar ağlıyorsun?” dedi.
“Ölüm elbette ki, yok olmak değildir. Sadece Dünya hayatından, Öbür tarafa gitmektir. Ebedî ayrılık bile değildir. Çünkü herkes sevdiği ile beraber olacaktır. Ama bu arkadaşımla daha Dünyada iken yollarımız ayrıldı. Benim yüzüme karşı ‘Allah’a inanmadığını’ söyledi. Bunu bizzat kendi ağzından duymasaydım. Bir damla gözyaşı dökmezdim. Arkasından Yasinler, Fatihalar okurdum. Kendisini her fırsatta Rahmetle anar ve onun için hayır söylerdim. Ne yazık ki bu arkadaşım şimdi gerçekten öldü. Hayırla anamayacağım; arkasından dualar edemeyeceğim. Bunların ona bir faydası olmayabilirdi ama; hiç olmazsa beni rahatlatırdı. O beni bundan bile mahrum etti. Kısacası, o kadar sevdiğim can kardeşim, bir it gibi öldü ve yok olup gitti. Yani gerçek anlamda öldü. Ben ağlamayayım da kimler ağlasın?” dedim.
Bu sözlerim o ana kadar metanetini bozmayan, Sait Erdem kardeşimi de ağlatmıştı. Bir taraftan gözyaşlarını siliyor, bir taraftan da, ‘Allah son nefesimizi imanla vermemizi nasip etsin’ diye hıçkırıyordu.
HINCAL ULUÇ - SABAH
Keşke ben de övgülere katılabilseydim!..
Bülent Ecevit'in ardından hemen herkes konuştu.. Hayatında görmediği, duymadığı kadar bir alkış ve övgü yağmuru vardı dün, gazetelerde, televizyon ve radyolarda.. Kaçı samimiydi, kaçı "Böyle konuşmam lazım" diye o lafları ediyordu bilmem..
Onların arasına karışmak, arkasından övgü ve sevgi dolu satırlar yazmak isterdim. Yapamadım.. Ben düşünmediğim şeyleri söyleyemem.. Bülent Ecevit'i insan olarak pek sevemedim.
HASAN CEMAL - MİLLİYET
Ecevit'in yakaladığı fırsat...
Bir siyaset adamı olarak Ecevit, kendi gazetecilik tarihimin ağırlıklı bir bölümünü oluşturur. Kendisini bazen destekledim, bazen eleştirdim. Politikaları benim için kimi zaman heyecan ve coşku kaynağı, kimi zaman hayal kırıklığı ve tepki kaynağı oldu.
Ecevit bence Türkiye'nin kısır döngülerini kırmak için iki dönem iki büyük iktidar fırsatı yakaladı. Biri, 1974 sonrası...
Öteki, 12 Eylül sonrası...
.... Oysa Ecevit, 1970'lerin başından itibaren bazı bakımlardan 'çağın ruhu'nu yakalayarak bir iktidar dalgasının üstüne oturmuştu. Ama aynı Ecevit, ekonomik açıdan sınıfta kaldı! Çünkü 'Avrupa solu'nun özellikle ekonomide nereye gittiğini, pazar ekonomisi ile sosyal demokrasi arasındaki gelişmelerin seyrini göremedi ya da kabullenmedi veya görmesi zaten mümkün değildi. Türkiye böylece karaborsa ve kuyruklar dönemine girdi. Ekonomide mum gibi eridi. Ecevit, 1979 ara seçimlerini kaybederek iktidara veda etti. (3) Ecevit'in belki de en tarihi yanlışı, 1978 ve 1979'daki başbakanlığı döneminde Türkiye'nin AB ile ilişkilerini askıya alması ve Yunanistan'ın tek başına Avrupa'ya girmesine seyirci kalması oldu.
AHMET KEKEÇ - STAR
Hepsi hepsi bu işte...
..... Kendi çapında bir sosyalist, namusu mücessem bir aydın, ölçüye gelmez bir devlet adamıydı...
Şairdi...
Şiirin imgeden, alegoriden, eğretilemeden mamul bir ‘söz sanatı’ olduğunu kavramaktan uzak bir şair üstelik... Bazı şiirleri bizim Özdemir’in yazdıklarının yanında daha bir şiir gibi duruyordu ya, o ayrı...
Hakkını teslim edelim yine de:
Türkiye’de ‘projesi olan tek sosyal demokrat’tı. Bu yönüyle, bugüne kadar ağzından bir tek ‘kalkınma reçetesi’, bir tek proje duymadığımız Baykal’dan da, Karayalçın’dan da, Derviş’ten de ilerideydi.
Başbakanlığının son aylarında bu projesini hayata geçirdi; Karadeniz`in şirin bir ilçesinin şirin bir köyüne şirin mi şirin bir ‘Köy-Kent’ kondurdu.
Hepsi hepsi bu işte...
http://www.stargazete.com/
ENGİN ARDIÇ- AKŞAM
Ve de Bülent...
Bugün hiçkimsenin kaleminden Ecevit'ten başka bir konu okuyamazsınız. Baktım herkes Ecevit yazacak, ben de Ecvet yazdım!
Berikini yazmayacağım, çünkü söyleyeceğimi söylemiştim. Meraklısı hatırlayacaktır, yazımın başlığı da 'Ölmüş Gibi Yazdım' şeklindeydi...
Bugün
sağlıklı bir yazı yazılamaz, çünkü Türkiye'de 'obituary' geleneği yoktur. Göklere çıkarmak zorundasınız, yermek hem büyük tepki toplar, hem de böyle 'akılcı olmayan' bir ülkede 'ayıp' kaçar...
Cenazesinin hükümete karşı büyük çapta bir gövde gösterisine dönüştürüleceğini görmek için de gazeteci olmaya gerek yok.
SERDAR TURGUT - AKŞAM
Ecevit kaliteli yaşlanamadı
Ben Ecevit'e bakınca ekonomik kriz görüyorum. Bir gecede işsiz kalan eğitimli, kültürlü meslek sahibi insanları hatırlıyorum. Uçup giden milyarlarca doları ve Türkiye'ye durup dururken kaybettirilen yılları... Ülkesine güvenerek büyük yatırımlar yapmış olan işadamlarının Ecevit'in yönetimi karşısındaki çaresizlikleri aklıma geliyor.
AKİF EMRE- YENİ ŞAFAK
“Pigmeler arasında bir dev”
Ecevit kazanırken de kaybederken de hep bir şeyleri 'terk ederek' gerçekleştirdi… “Tarihi yanılgı”yla sol zihniyeti, dürüst kişiliğiyle siyasetteki yol arkadaşlarını ve başörtüsüne “haddini bildirin” diyerek toplumdaki imajını terk etti.
Ve siyaseti terk ettiği zaman da dünyayı terk etti.