Aslında dinde reform
hareketlerinin ilk işaretleri, cumhuriyetin ilanına kısa bir süre kala verilmeye
başlamıştı bile..
Cumhuriyetin
ideologlarından Hamdullah Suphi Tanrıöver'in 1923 yılında sarf
ettiği sözler bunun açık gösergesiydi.
Tanrıöver;
"Milliyetlerin doğmasında son derece yardımı dokunmuş bir hareket vardır
ki; buna dini ıslahat adını verirler... Reformasyon ismiyle yad edilen bu büyük
harket Türklerin dikkatini ne kadar çekse yeridir... Çünkü kanîm ki; biz de
dönüp dolaşıp bu reformasyon hareketinin tedkik etmeye ve ondan çıkabilecek
derslerden istifade etmeye muhtaç olacağız, hatta mecbur olacağız. Bu hareket
içinde bizi en fazla alakadar eden cihet, anadilin mabede girmesidir"
diyerek reformasyon hareketlerinin önemli işaretini verecekti.
Lozan'la
başlayan süreç
Din hakkındaki en
şiddetli tartışmalardan biri ise Lozan görüşmelerinin sürdüğü tarihlerde
yaşanmıştı... Kazım Karabekir Paşa'nın anlattığına göre 18
Temmuz 1923 tarihli meclis gündeminde din vardı. Gerisini Karabekir Paşa'dan
dinleyelim.
"18 Temmuz 1923'te
mecliste, Tevfik Rüştü Bey, (Teşkilat- Esasiye)
'Anayasada dinimiz apaçık yazılmalıdır' diyordu. Ben söz aldım
ve sordum. 'anayasa'da dinimiz İslam olduğu zaten yazılıdır..' Tevfik Rüştü bey,
hangi kanaati haykıracaksın ve anayasaya hangi dini yazdıracaksın?
Hıristiyanlığı mı?' diye sorunca, bu sırada Mahmut Esat
(Bozkurt) bey söz aldı ve sertçe cevap verdi: "Evet hıristiyanlığı,
çünki İslamlık terakkiye (ilerlemeye) manidir. Bu dinle yürünmez ve bize de
kimse ehemmiyet vermez"
Tartışmaya
Fethi Okyar'da katılarak "Evet Karabekir! Türkler
İslamlığı kabul ettiklerinden böyle geri kaldırlar ve islam kaldıkça bu halde
kalmaya mahkumdurlar. Bunun için İslam kalamayacağız"
diyecekti..
Mahmut Esat
Bozkurt'un dile getirdiği, "İslamın ilermeye engel" olduğu
inancı o dönemde neredeyse pekçok kimsenin yaygın kanaati halini almıştı.
Yine Cumhuriyetin
ilanına 3 buçuk ay gibi kısa bir süre kala 14 Ağustos 1923'te de Ankara Türk
Ocağı'nda verilen bir çay ziyafetinde, Mustafa Kemal, "Kur'an-ı Kerim'i
Türkçe'ye aynen tercüme ettirmek" meselesini ortaya atacak, ancak
Karabekir'in "devlet reis'inin din işlerini kurcalamasının doğru olmadığını
söylemesi üzerine tartışma çıkacaktı.. Karabekir Paşa'nın bu çıkışana hayli
kızan Mustafa Kemal ise, "Evet Karabekir! Arapoğlu'nun
yavelerini, (safsatalarını, saçmalıklarını) Türkoğullarına
öğretmek için Kur'anı türkçe'ye tercüme ettireceğim ve böylece de okutacağım.
Taki budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler" (söylev ve demeçer
1919-1937)
Kazım Karabekir,
Mustafa Kemal'le yaşadıkları tartışmayı İsmet İnönü'ye açtığında ise daha da
ilginç cevapla karşılacaktır. İnönü, "Müslüman
olduklarından dolayı bugüne kadar istiklalin kendilerine verilmediğini ve
müslüman kaldıkları sürece müstemlekeci devletlerin bilhassa İngilizlerin daima
aleyhlerinde olacaklarını, hatta kazanılan istiklalin de daima tehlikede
kalacağını" söyler...
19 Ağustos 1923
tarihinde de Mustafa Kemal'in de bulunduğu bir yemekte İnönü ilginç bir inkılap
hamlesinden bahsedecektir. İnönü, "Hocaları toptan kaldırmadıkça hiçbir
iş yapamayız. Bu günkü kudret ve prestijimizle bu inkılabı yapamazsak, hiçbir
zaman yapamayız" diyerek herkesi şaşırtacaktır...
|