Diyarbakır eski Belediye Başkanı Mehdi Zana, 2006 yılında Tempo ve Aksiyon dergilerine verdiği mülakatlarda şöyle laflar etmişti: “Kürtler bence İslamiyet'i kabul ettiklerinde kaybettiler.” “Kürtler yanlışlıkla Müslüman oldu. Kılıçla, tüfekle üstümüze geldiler, 'kelime-i şehadet getir' dediler, dedelerimiz de şehadet getirerek Müslüman oldu. Kürtlerin Müslümanlığı böyledir… Kürtlerin asıl dinleri Zerdüşt'tür.” Emekli Tümgeneral Doğu Silahçıoğlu da Cumhuriyet gazetesindeki bir yazısında “Türkler Arapların putlara taptığı dönemde Orta Asya'da, Tanrı bilincinde Şaman inancında yaşamaktaydılar” deyip, Türklerin Araplar tarafından katliam ve ırza tecavüz marifetiyle zorla Müslümanlaştırıldıklarını ileri sürdü ve Türklükle Müslümanlığın “doğası gereği birlikteliği mümkün olmayan iki öğreti” olduğunu savundu. Mehdi Zana'nın Zerdüşt nostaljisi büyük tepki görmüştü. Doğu Silahçıoğlu'nun Şaman'cılığı da büyük tepki görüyor. Halbuki Zana ve Silahçıoğlu gibi kimselere 'dürüst ırkçı tavır'larından ötürü teşekkür etmek lazım. Ne yani; Kürt Selahaddin Eyyubi'nin Ümmet-i Muhammed'e geçen hizmetlerini yahut Türk'ün “İla-yı Kelimetullah İçin Nizam-ı Alem Ülküsü”nü mü anlatacaklardı? İslam dünyasında ırkçılık yapacaksanız, ister istemez İslam öncesi medeniyetlere dayanacaksınız. “Müslümanlar kardeştir” ve “Üstünlük ancak takva iledir” hükümleri orta yerde dururken, Müslümanlık dairesi içinde kalarak ırkçılık yapmanız mümkün değil. O bakımdan, Arap ırkçılarının Babil'e, Fars ve Kürt ırkçılarının Zerdüşt dinine, Türk ırkçılarının Şamanizm'e vurgu yapmaları gayet tabiidir. İslam tarihindeki şerefli konumlarıyla övünen Türkleri bundan vazgeçirip “Türk asıllı” Etilerin, Hititlerin, Sümerlerin kurduğu medeniyetlerle övündürmeye çalışan zevatın gayretleri de gayet tabii idi. “Sümerler Türk değil Kürt'tü” itirazı ve Abdullah Öcalan'ın “Sümer Rahip Devleti”ne sahip çıkması filan da gayet tabiidir. Tabii olmayan, aynı anda hem Müslümanlık iddiasında bulunmak hem de ırkçılık yapmaktır. Ne yazık ki bu çelişkiyi çoğumuz yaşıyoruz. |