Piyonlarla Ülkeleri Zaptetmek! Batılı sömürgeci güçler daha önce tankla tüfekle ve zorla işgal altında tuttuğu, bir sürü maliyetle hâkimiyet sağladığı ülkeleri çok daha kolay elde tutmanın ve sömürmenin yollarını geliştirdiler. Görünüşte eski sömürgelerine güya bağımsızlık verdiler ve güya askerlerini o ülkelerden çektiler. Ama ellerini asla çekmediler. Muhatabın kendisini işgal altında hissetmeyeceği ve tepki geliştiremeyeceği daha teknik yollarla sömürdüler, o ülkelerdeki etkinliklerini devam ettirdiler. Dün ordularla elde tuttukları sömürgelerini bu gün bir piyonla, psikopatla, diktatörle kontrol edebiliyorlar. Bu yöntem çok daha ucuz, risksiz ve temiz. Hem maliyetler azalıyor, hem siz yıpranmıyor, işgalci konumuna düşmüyorsunuz. Ayrıca sömürülenler kendini rahat hissediyor, işgal edilmişlik duygusu yaşamıyorlar. Dolayısıyla tecavüzcülerine karşı tepki geliştiremiyorlar. Bilakis aşağılık kompleksiyle karışık bir minnet hissi taşıyorlar… Bu gün İslam ülkelerinin hemen tamamı bu şekilde örtülü bir işgal altındadırlar. Her birinin başında görünürde batıya kafa tutan, ama hakikatte her tarafından batıya bağlı piyonlar, deliler, psikopatlar, diktatörler vardır. Bu psikopat piyonlar içlerinden çıktığı için milletler kendilerini işgal altında görmemekte, ama düzenli ordularla işgal edilmekten daha büyük zarara girmektedirler. Petro-dolarlar bütünüyle batıya akmakta, önemli ihaleleri batılı firmalar almaktadır. Eski(?) sömürücüsünün dili, kendi dilleri ikinci plana düşecek kadar eğitimde, ticarette, ekonomide, sosyal hayatta öndedir, yaygındır. Cins beyinler, büyük kabiliyetler yine batıya doğru göçmektedir. Bir batılının, gâvurun yapamayacağı, yapmaktan çekineceği baskıyı zulmü adı Hüsnü, Hüseyin, Esad, Abdullah, Muammer vs olan adamlardan görmekte; ama yapan kendi adamları olduğu için gıklarını çıkaramamaktadırlar. Dinlerine, kültürlerine, değerlerine bir sömürge valisinin ötesinde müdahaleler olmakta, ama bunu sineye çekmekten başka çareleri kalmamaktadır. Zenginlikleri, milli servetleri bizzat kendi başlarındaki diktatörlerce batıya akıtılmakta, petrol gelirleri batı bankalarına bloke edilmektedir. Batıdan futbol takımlarına kadar araçlar, villalar, araziler alınmakta; sıcak paralar batı borsalarında işlem görmekte, oralara can-kan olmaktadır. Psikopat diktatörlerimizin (görüntüde) arada bir batıya, efendilerine diklenmeleri vatandaşlarının gazını almaya ve kendilerini "cesur", "kahraman" yapmaya yetmektedir. Hâsılı içeriden çıkarılmış piyonlar sayesinde Ortadoğu toplumları bütün haksızlıklara, zulümlere, istimaralara, tecavüzlere maruz kalmakta, ama bunu yapanlar kendilerinden olduğu için sorgulan-a-mamaktadır. Açık bir işgal görünmediği için toplum, işgal altındaki insanların geriliminden, mücadele gücünden mahrum, sömürülmeye, güdülmeye, ezilmeye rıza göstermektedir. Yukarıda anlatılan türden sömürgeciliğe örnek mi istiyorsunuz? Doğumuzdaki ve güneyimizdeki İslam ülkelerinin hemen tamamı bu kapsama giriyor. Hepsinin başında adına "kral" denen, halkın içinden çıkmış görünen, ama batı hesabına o tahtlarda oturan, tahtını batıya borçlu olduğunun farkında yığınla hasta, psikopat, deli, diktatör var. Güya bağımsız! bu ülkelerin zenginlikleri batıya akarken; vatandaşları İngiltere’nin, Fransa’nın, İtalya’nın açık sömürgesinde olmaktan daha perişan, daha zelil, daha zavallı durumdalar. Halkın din-inanç ve özgürlüklerine konan kotalar, ipotekler sömürge döneminden daha ileri! Bizde de hala devam eden hamasi bayramlarla, mübalağalı kutlamalarla, askeri gösterilerle milletin kendisini "bağımsız", "özgür", "güçlü" hissetmesi sağlanıyor. Medya vasıtasıyla "böyle bir krala sahip oldukları için ne kadar şanslı oldukları" anlatılıyor kendilerine. Krallarının faziletleri, cesaretleri, şecaatleri tevatürler halinde sokaklarda, meydanlarda dolaştırılıyor. Belki de oluşturulan pembe dünyadan etkilenen pek çok insan başlarındaki diktatörlere hayır dualar ediyorlar. Bu psikopatlardan bir tanesi şu sıralar ülkesinde diktatörlüğünün 40. yılını alâyişlerle, nümayişlerle kutluyor. Bu kutlamalar için sadece Türkiye’den bir gemi dolusu aşçı gitmiş. Batılılar yolun kolayını bulmuşlar bir ülkeyi ordularla işgal etmek, devasa masraflara girmek ve işgalci durumuna düşmek yerine; o ülkenin başına bir piyonu, psikopatı, deliyi dikmeyi akıl etmişler. Bu yol çok daha zahmetsiz ve masrafsız. Üstelik beklenen sonuç fazlasıyla alınıyor. Bütün suçu, günahı batıya yüklemiyorum elbette. Asıl suç bizde, biz kendimiz olmaktan, kendi değerlerimizden uzaklaştığımız için boynumuza yuları takan yediyor… Ne doğru bir söz, “Nasılsanız öyle idare edilirsiniz” (Yusuf Gezgin) |