BÜYÜK gazetelerden
biri “Türkiye’nin Martin Luther’i Partisini kuruyor” başlıklı bir haber
yayınladı. İsim vermek istemiyorum, herkes bilir, Reformcu bir ilâhiyat
profesörümüz siyaset denizine dalmış, aşırı lâik partiden Meclis’e girmişti. O
partinin lideri ve kurmayları ile anlaşamadığı için ayrılmış, kendi partisini
kurmak için teşebbüse geçmişti. Reformculuk sayesinde hayli zengin olan bu zat,
bir de günlük gazete satın almıştır.
Bendeniz, beddua etmek
istediğim bazı zengin kimseler için:
- İnşaallah siyasî
parti kurar, sonunda hem mânen, hem maddeten iflâs eder... şeklinde beddua
ederim.
Bu reformcu
ilâhiyatçının özellikleri nelerdir?
1. Merkezi Amerika’da
bulunan Dr. Moon dini ile yakın ilişkileri vardır. Dr. Moon’un New York’taki
üniversitesinde iki sene profesörlük yapmıştır. Bizim Martin Luther Dr. Moon’u,
Dr. Moon da onu pek ziyade sayar ve sever. Bizim reformcu ilâhiyatçı Dr. Moon
dininin “Kutsal Metinler Heyeti” üyesidir. Ne göz yaşartıcı bir hoşgörü ve
diyalog değil mi?
2. Amerika’da Tucson
şehrinde Reşad Halife adında bir sahte peygamber vardı. Bu zat, İslâm
âlimlerinin yüce dinimizi tahrif ettikleri, Kur’ân’daki Tevbe sûresinin son iki
ayetinin yüce kitabımıza sonradan ilâve edildiği gibi hezeyanlar savuran bir
zındık ve kâfirdi. Bizim yerli Martin Luther’imiz bu zatı da çok sever.
3. Reformcu
ilâhiyatçı, ülkemizdeki Derin devlet tarafından tutulan, desteklenen, korunan ve
gözetilen bir şahıstır.
4. Bu zata,
“Diyalog ve Hoşgörü” cereyanının önderi bir dinî cemaat başkanı
tarafından, birkaç yıl önce bir Ramazan ayında büyük bir törenle “Hoşgörü Ödülü”
verilmiş bulunmaktadır.
Velhasıl Türk Martin
Luther’i, gözler yaşartıcı bir tolerans, lâiklik, dinlerarası diyalog
timsalidir.
İşte bu zat şimdi
siyasî partisi ve günlük gazetesi ile Türkiye halkının oylarını kendisine çekmek
ve ülkenin başına geçmek istiyor.
İnsanların
ümitlerinin, hayallerinin sınırları yoktur.
Yakın tarihimizde nice
siyasî parti kurulmuştur. Bunların bazısını züğürt vatandaşlar kurmuş, fazla bir
masraf yapamamışlar, büyük kütlelerin desteğini kazanamadan sönüp gitmişlerdir.
Bazı partiler için büyük masraflar yapılmış, yüz milyonlarca dolar harcanmış,
onlar da yaşamamıştır. Bundan birkaç sene önce zengin bir kişi bir Alevî Partisi
kurmuştu. Başarılı olamadı.
Masonlar oldukça
akıllı oldukları için Mason Partisi kurmazlar. Çünkü böyle bir parti seçimlerde
binde bir bile oy alamaz.
Sabataycılar,
“Türkiye Sabataycıları Partisi” adında bir parti kursalar kaç oy
alabilirler?
Resmî ideolojinin
bekçileri ve aşıkları siyasî parti kursalar, onlar da oy değil, hava
alırlar.
Bizdeki güdümlü
demokrasinin kendine mahsus mekanizması, işleyişi, içyüzü vardır. Bizde iktidar
olabilmek için izin, icazet veya meşruiyet almak gerekir. Bunların içte ve dışta
makamları bulunur. İçte “Derin Devlet”ten izin, icazet alamayan iktidar olamaz.
Kazara olsa bile kısa zamanda tepetaklak edilir.
Dıştaki izin, icazet
ve meşruiyet makamları şunlardır:
-Süper güç ABD,
-Avrupa Birliği,
-IMF,
-Bilderberg...
Bugünkü iktidar,
dahilî yüce güçten izin, icazet ve meşruiyet alamıyordu. Bir kurnazlık yaparak
önce dıştan almış ve sonra içerdekileri ikna etmiştir.
Ülkemizde reformculuk
yapmak çok kolaydır. Bizde İslâm medreseleri ve ulema sınıfı bulunmadığı için en
tutarsız reform cereyanları bile kolaylıkla ortaya atılabilir. Lâkin dinde
reformu siyasî bir platform haline getirerek iktidar olabilmek o kadar kolay
değildir. Güdümlü Türk demokrasi gölüne çalınan bu yoğurt mayası tutmaz.
Farz-ı muhal, bizim
Martin Luther’in partisi seçimleri kazansa ve Hazret-i Reform iktidar başı olsa
din konusunda neler yapar?
-Ezanı Türkçe okutur,
namazı Türkçe Kur’ân tercümesiyle kıldırır. Hangi tercüme ile? Öyle ya, yüze
yakın Kur’ân tercümesi var... Düşünmeye ne hâcet, kendi tercümesi ile!
-Tesettürü kaldırır...
Karılara başları açık olarak camilerde erkeklerle karışık halde namaz
kıldırır.
-Dr. Moon’u ve
asrımızın Müseylimetü’l-Kazzab’ı olan Reşad Halife’yi İslâm azizi ilân eder.
-Kur’ân’a, Sünnet’e,
icmâya dayanan geleneksel sünnî Müslümanlığın yerine kendi anladığı İslâm’ı
koymaya yeltenir.
Bunlar olacak şeyler
değildir.
Peki, ne olacaktır?
Hazret-i Reform bu siyasî parti macerasında servetinin büyük kısmını
yitirecektir.
Ufuklardaki Kara
Bulutlar
DÜNYANIN huzuru,
güvenliği, barışı büyük tehditler altındadır. Ufuklar çepeçevre kara bulutlarla
çevrilidir. Medya organları kaygı verici haberlerle dolup taşıyor. Yerde, gökte,
denizde, kuzeyde güneyde, doğuda batıda endişe verici alâmetler görülüyor.
Amerika İran’ı vurmaya
hazırlanıyor.İsrail, bu İslâm ülkesindeki 3600 hedefi aynı anda tahrip etmek
için plânlara ve silâhlara sahipmiş, Suriye de topun ağzındaymış.
Irak’ta tarihin büyük
facialarından biri yaşanıyor. Demokrasi ve hürriyet götürmek bahanesiyle o ülke
işgal edilmiştir.Halkına büyük zulüm yapılmaktadır.
Afganistan da işgal
altındadır.
Çeçenistan’daki facia
bütün insanlığın yüz karasıdır. Küçük bir millet göz göre göre yok
edilmektedir.
Türkiye büyük bir
tehdit ve tehlike karşısındadır. Bağımsızlığımız her geçen gün biraz daha elden
gitmektedir.
Amerika İslâm
dünyasındaki kokuşmuş rejimleri desteklemektedir.
Güneyimizde bağımsız
bir Kürdistan de facto kurulmuş bulunuyor. Böyle bir devlet ileride Türkiye’nin
ve İran’ın bölünmesine, parçalanmasına yol açar.
Türk toplumu
uyutulmakta, afyonlanmakta, sersemleştirilmektedir. Gerçekler Türkiye halkından
gizlenmektedir.
Hırsızlık, kokuşma,
rüşvet, avanta, komisyonculuk, mafyacılık, devletin, belediyelerin, milletin,
ülkenin mallarını ve servetini yağmalama bütün hızıyla devam etmektedir.
Çeteler, şu anda Kocaeli yarımadasının Şile’ye kadar olan kısmını yapılaşmaya
açmak için hummalı bir faaliyet içindedir. Bu bölgede büyük arazi satın
alınmaktadır.
Hırsızlar ve
soyguncular işi o kadar azıtmışlardır ki, ticarete âlet edilemeyen “Hayrat
Vakıflarını” “Akar Vakfı” haline sokarak İslâm vakıflarını da talan etmeyi
düşünmektedirler.
Birtakım siyaset,
büyük bürokrasi, büyük iş ve finans çevreleri mafyacılıkta işbirliği
içindedir.
Türkiye son otuz yıl
içinde belki de bir trilyon dolar soyulmuş, çarpılmış, tokatlanmıştır.
Üçüncü büyük dünya
savaşının tamtamları çalarken ülkemizin iç durumu maalesef yürekler
acısıdır. |